ruhikizi

Evlilik, Aşk ve Kadın Erkek İlişkileri Üzerine Filmler

Duvara Karşı

Duvara Karşı, Sibel KekilliHayatından vazgeçmiş bir adam ve hayatını mahvederek yaşayan genç bir kadın formaliteden bir evlilik yaparlar. Yavaş da olsa aralarında gelişen aşk, kayıp hayatlarını düzeltmeye yetmeyecektir.


sibel kekilliAlmanca adı: Gegen die Wand

2004 Almanya – Tür: Dram, Romantik

IMDB puanı: 8.0/10 (32.717 oy) Benim puanım: 5/10

Uyarı: Neredeyse pornografi sınıfına girebilecek kadar çıplaklık, sevişme sahneleri olan bir film. 18 yaş altı için kötü örnek olabilecek sahnelerle dolu.


Yönetmen: Fatih Akın

Yapımcı: Mehmet Kurtuluş, Ralph Schwingel


Oyuncular: Birol Ünel (Cahit Tomruk); Sibel Kekilli (Sibel Güner); Catrin Striebeck (Maren); Güven Kıraç (Şeref); Cem Akın (Yılmaz Güner); Meltem Cumbul (Selma)


Konusu ve yorum: Zavallı insanlar, mahvolmuş hayatlar, kayıp bir nesil. Bir zamanlar ekonomik gerekçelerle Almanya’ya göç etmiş olan insanımızın sorunlarını anlatan bir film. Göç eden vatandaşlarımızın Almanya’da büyüyen çocuklarının ne Türk ne Alman arada kalmışlıklarını çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Film ikinci nesil Alamancı Cahit’in aşırı alkol aldıktan sonra kendisini öldürmek için gidip bir duvara çarptığı sahneyle başlıyor.

Cahit Tomruk (Birol Ünel) yatırıldığı psikiyatri kliniğinde Sibel Güner (Sibel Kekilli) ile karşılaşır. Sibel de intihar girişimi sonrası psikiyatri kliniğine yatırılmıştır. Anlaşılan o ki Sibel kendisine aşırı baskı yapan ailesinin baskısından kurtulmak için sık sık yüzeyel kesilerle intihar girişiminde bulunmaktadır. Sibel ailesinden kaçmak için Cahit’e evlilik teklifinde bulunur. Cahit önce “ne yapacaksın benim gibi serseriyi” dese de Sibel’in ısrarlarına dayanamayıp her ikisi de kendi hayatlarına devam etmek üzere formaliten bir evlilik yapmayı kabul eder. Evlenirler.

Sibel ailesinin baskısından kurtulmuştur, adeta ipini koparmış gibi, önüne gelenle yatıp bildiği gibi yaşamaya devam eder. Evlilikleri formaliteden de olsa aynı evi paylaşırlar ve zaman içinde her ikisi de birbirinden hoşlanmaya başlar. Cahit’in berbat hayatı birazcık olsun düzene girmiştir. Bir gün yine alkollü iken, daha önce Sibel’le yatmış olan bir Alman Sibel hakkında ileri geri konuşunca adamın kafasına şişeyi indirir. Adam ölür. Cahit hapse girer. Gazetelerde “namus cinayeti” diye çıkınca abisi namusunu temizlemek için Sibel’in peşine düşer, Sibel İstanbul’a kaçar. İstanbul’da arkadaşı Selma (Meltem Cumbul) ona çalıştığı otelde bir iş bulur. Aslında hayatında belki de ilk kez düzgün bir hayat kurma fırsatı eline geçmiş olmasına karşın İstanbul’da da gidip başına bir sürü bela açmayı başarır. Aradan yıllar geçer, Cahit hapisten çıkıp sevdiği kadını bulmak için İstanbul’a gelir. Her biri diğerinin hayatında dönüm noktası olmuş ve belki de yaşama böylece tutunmuş olsalar da hayat süprizlerle doludur. Filmin sonunu anlatmayayım.

Duvara Karşı, Sibel KekilliBu film madde ve alkol kötüye kullanımı, kontrolsüz cinsellik, farklı bir kültür içinde çocuk yetiştirme gibi hayati konuları içeriyor. Ailesinin tutuculuğu muhtemelen kendi içinde barındırdığı çelişkileri ve bunaltıcı baskısı nedeniyle Sibel’in istenenin tam tersi bir hayata yönelmesiyle sonuçlanıyor. Sibel ergenlik yıllarında bir arkadaşıyla el ele tutuştuğu için abisi tarafından burnunun kırıldığını anlatır. Aşırı baskı altında yetişen gençlerin ailelerine karşı biriktirdikleri öfkeyle adeta “siz benim namuslu olmam adına bana işkence mi yapıyorsunuz, görün size ne acılar yaşatacağım” dercesine belki normal şartlarda istemeyecekleri şeyleri denemeye başlıyorlar. Bu aşırı tutucu ailelerin çoğu zaman çocuklarına yaşanılabilir bir hayat modeli sunamamadıklarını da görüyoruz. Sibel’in ailesine ait bazı sahnelerden bunu anlamak mümkün. Özellikle tamamen başka bir kültür içinde büyüyen ikinci nesil göçmenler bu sorunu sıklıkla yaşıyorlar. Birinci nesil göç ettikleri ülkenin dilini bile konuşamayacak kadar izole bir hayat yaşayıp, içinde yaşadıkları kültüre uyum sağlamazken, nasıl olup da o ülkenin okullarında büyüyen çocuklarına uyumlu bir kimlik modeli sunabilirler ki. Cahit ve Sibel, bu kayıp neslin insanları, aynı evde yaşarken bir nebze olsun mutlu bir yuvanın tadını almaya başlayınca kendilerine çeki düzen vermeye de başlıyorlar. Bir genç eğer destekleyici, anlayışlı, yerine göre esnek ve huzurlu bir yuva içinde büyürse, hangi yanlışları yaparsa yapsın, bu mutlu yuva modeline geri dönecektir. Aman yanlış yapmasın kaygısıyla aşırı denetleme tam tersi sonuçları doğuruyor maalesef.

Cinselliğin işlenmesi açısından bu tam bir Avrupa filmi aslında. Yönetmenin Türk olması bu filmi bir Türk filmi yapmıyor. Keşke bu tür filmlerde gerçekçiliğin dozu bu kadar fazla kaçmasa, en azından bizim kültürümüz için daha seyredilebilir bir film olurdu ve bu kadar önemli mesajlar ulaşması gereken kitleye ulaştırılabilirdi. Eğer cinsel içerikli sahnelerden rahatsız oluyorsanız bu filmi seyretmeyin lütfen. Ama alkol ve madde kullanımıyla ilgili sorunlar yaşıyorsanız ve zaten darmadağın bir hayatınız varsa, bu film sizin için bile bir kurtuluş ümidi olabileceğini gösterebilir. Bazen mutsuz ve berbat bir yaşama öylesine alışıyor ki insan, Sibel gibi başka bir hayata uyum sağlayamıyor. Düzgün ve dingin bir hayata alışmak zaman alabilir, sabretmelisiniz.

Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy