Evlilikte Keramet Var mı?
Evlilik sorunlu bir insanı düzeltir mi, ya da ciddi ruhsal sorunları olan birinin iyileşmesine yardımcı olur mu? Evlilik sorunlu bir ilişkideki sorunları düzeltir mi?
Bu sorulara kısa ve doğrudan bir cevap vermek gerekirse cevabımız hayır olacak! Diğer yandan evlilikte keramet olduğunu söyleyenlerin de haklı olduğu taraflar olsa gerek. Evlilik iki kişi arasındaki bağları birçok şekilde güçlendirir. Eğer evlenmeden önce cinsellik yaşanmamış ise, doyum verici bir cinsellik eşler arasında kuvvetli bir bağ oluşturabilir. Ayrıca çocuk sahibi olduktan sonra da eşler aralarındaki küçük meselelerle uğraşacak vakit bulamazlar! Ya da zamanın çoğu çocukla uğraşarak geçtiği için sorun yaratacak iletişim için zaman olmayabilir. Çocuklar başka sorunların kaynağı olarak gene de eşler arasında gerilim yaratabilir. Evet, bazı açılardan "keramet" olabilir evlilikte ama genel olarak bir cevap vermek gerekirse evlilikte keramet olduğunu düşünerek evlenmek yanlış olur. Çünkü genellikle bu söz evlenmeden önce ciddi sorunları olan eşlere söylenir ve evlenmeden önce ciddi sorunları olan eşler evlendikten sonra da sorun yaşamaya devam ederler çoğu kez. Bazen de çok ağır ruhsal hastalıkları hatta ağır zekâ geriliği olan kadın ve erkekleri anne babaları evlilik tedavi edici olur ümidiyle evlendirirken "evlilikte keramet olduğuna" inanırlar. Bu bazı ruhsal hastalıkların cinsel doyuma ulaşamamış olmaktan kaynaklandığına inanılan eski bir görüşün devamı olan yanlış bir inanıştır. Bir psikiyatr olarak bana evlenmek istediğini söyleyen genel olarak tedaviye iyi yanıt aldığım hastalarımda dâhil olmak üzere bütün hasta ve danışanlarıma söylediğim şudur: Kendi kendisine her açıdan yetemeyen hiç kimseye evlenmesini tavsiye etmiyorum.
"Bir erkek, evlenmeden önce bütün geceyi uyumadan sizin söylediğiniz bir şeyi düşünerek geçirir. Evlendikten sonra ise, siz daha sözünüzü bitirmeden uykuya dalar." Helen Rowland
Mükemmel insanı nasıl bulabilirim?
Bu cevabı verdiğim için üzgünüm ama mükemmel insanı bulamazsınız. Eğer kusursuz eş arıyorsanız evde kalacağınızı garantileyebilirim. Bırakın böyle bir eş bulmayı böyle bir insan yoktur ki! Mükemmel insanı bulduğunuzu zannedip evlenirseniz, beklentileriniz karşılanmayacağı için mutsuz olursunuz. İyisi mi en başında bu gerçekle yüzleşmenizdir.
Meşhur bir söz vardır: "fahişeyle yatıp, bakireyle uyanmak" diye. Günümüzde birçok erkeğin kadından beklentisi arzulu ve yatakta muhteşem olması ama diğer zamanlarda bakire Meryem gibi davranmasıdır. Atalarımızın dediği gibi iki güzellik bir arada olmaz. Hem canlı, neşeli cıvıl cıvıl olacak hem de başka erkeklerin dikkatini çekmeyecek.
Sitemizin adı ruhikizi ama üzülerek söyleyeyim, ruh ikizi ifadesini olabilecek en ideal eş olarak düşünmek akıllıca olur! Beyaz atlı prensler yalnızca masallarda var. Kurbağalar hep kurbağa kalacak, sakın aklınızdan çıkarmayın.
“Deneme evliliği”ne nasıl bakıyorsunuz?
"Bazı arkadaşlarım evlenmeden önce bir arada yaşamayı tavsiye ediyorlar. Siz ne dersiniz?"
Kısa cevap: kendinizi kandırmayın, evlenmeden önce denemekle evlenmek aynı şey değildir.
Evlenmeden önce denemek yani deneme evliliği son günlerde oldukça moda oldu. Hatta giderek artan sayıda çift evlenmeden önce aynı evi paylaşıyorlar deneme adına. Ancak düğün hazırlıkları, aileler arasındaki eşya pazarlıkları, düşün salonu ve düğün şekeri seçimleri, kısaca evlilik seromonisinin yıpratıcı bütün detayları boşu boşuna değildir! Evlilik için yapılan onca hazırlık, harcanan paralar, davatiyeler ve şatafatlı düğün boşanmayı zorlaştırmak için zaman içinde evrimleşmiş geleneklerdir bence. Bunlar ailelerin birbirini tanıması, karı-koca adaylarının birbirine bağlılığının bir sınavıdır adeta. Bu sınav çok zor gelirse, adayların bağlılığı da zayıf demektir! Evlenmeden önce birlikte yaşayan çiftler eşleri birbirine bağlayan en azından ayrılmalarını güçleştiren bu seromonileri yaşamadıkları için en ufak bir zorlukta ayrılma yoluna giderler. Ayrılma olduğu kadar tekrar bir araya gelmek de zor değildir. Bu gidip gelmeler biraz gayretle yürüyebilecek bir ilişkiyi yıpratır ve yürümeyeceğini düşündürür.
Araştırmalar da evlenmeden önce birlikte yaşamanın ilerideki evliliğin başarısı üzerinde etkili olmadığını gösteriyor. Hatta evlenmeden önce birlikte yaşama tecrübesi yaşayan çiftlerin biraz daha yüksek oranda boşandıkları görülmüştür. Elbette bu çiftlerin boşanma risklerinin artmış olması birlikte yaşamış olmaktan ziyade geleneksel sosyal anlaşmaları reddediyor olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Sonuç olarak beklediğinizin tersine evlenmeden önce birlikte yaşayan çiftler evliliğe diğerlerinden daha iyi hazırlanıyor değiller.
Evlenmeden önce birlikte yaşama deneyimi olmayan çiftler evlenip birlikte yaşamaya başlayınca bazı değişiklikler olmasını beklerken, birlikte yaşamış olanlar ise yine de meydana gelen değişikliklerle şaşkına uğrayabilirler. Çünkü evlilik evlenmeden önce birlikte yaşamış olanlar için bile bazı duygusal değişikleri ve gizli kalmış meseleleri gündeme getirir. Birlikte yaşayarak birbirini çok iyi tanıyan çiftler bile bu duygular için hazırlıksız yakalanabilirler.
İçinde büyüdüğüm ailenin sorunsuz olması ileride evliliğimi etkiler mi?
Sorunsuz bir aile yoktur belki, bu nedenle “sorunsuz”dan kasıt büyük sorunları olmayan, küçük sorunları işbirliği içinde sabır ve anlayışla çözen bir aile olmalı. İçinde büyüdüğümüz aile birçok açıdan bugünümüzü belirleyicidir. Sorunların nasıl çözüldüğü ya da çözülemediği, anne baba arasındaki ve anne babanın çocuklarla ilişkilerindeki açıklık, bizim kendimizi sevilen saygı gören fikirlerine değer verilen bireyler olarak algılayıp algılamadığımız gibi çok temel bazı duygusal ve iletişim becerilerine dair özellikler açısından içinde büyüdüğümüz aile çok önemlidir. Elbette içinde büyüdüğümüz aile kaderimiz değildir. Ergenlik yıllarıyla birlikte dış dünyaya açıldığımızda ailemizin olumsuzluklarını aşmak için fırsatlar yakalarız. Yine de birçoğumuz içinde büyüdüğümüz ailedeki olumsuzlukları daha sonra kurduğumuz kendi ailemize taşımaktan kendimizi kurtaramayız.
İçinde büyüdüğünüz aile sorunsuz, hatta mükemmel bile olsa bu sorunsuzluk ileride kuracağınız aileniz için sorunlara neden olacaktır. Çünkü olağan olarak birçok ilişkide sorunlar vardır ve sorunsuz bir ailede büyümüş olmanız fazla iyimser olmanıza, olası sorunlara hazırlıksız yakalanmanıza bile neden olabilir. “Sorunsuz” bir ailede sevgi içinde büyüyen insanlar evlenmeden önce aslında o ilişkiyi çoktan sonlandırmaları gerekirken, büyük bir fedakarlıkla ilişkiyi sürdürür ve evlenirler. Ancak, nihayet herkesin pili bir gün biter ve tükendiklerinde akıllarına bile getirmedikleri bir şeyi yapmak zorunda kalırlar, boşanırlar.
Aramızda cinsellikten başka bir ilişki kalmadı
“4 aylık evliyim eşimle üniversite yıllarından beri arkadaşlık yapıyoruz. O dönemlerden beri sürekli sorunlar yaşadık ancak evlendikten sonra bunlar 100 kat arttı. Baş başa kaldığımız her an tartışma yaşıyoruz. Ben çalışıyorum. Benden sürekli ona hizmet etmemi bekliyor. Ailemle görüşmek istemiyor. Aramızda cinsellikten başka bir ilişki kalmadı. Ben de sinirli bir insanım dayanamıyorum. İlişkimizi düzeltebilmemiz için ne yapmalıyım? Onun her dediğini yaparak işlerin yoluna girmesini de kabullenemiyorum. Ortak bir hayatımız yok gibi kendimi köle gibi hissediyorum.”
“İlişkimizi düzeltebilmemiz için ne yapmalıyım?” diye soruyorsunuz. İlişkinin bütün sorumluluğu sizde değil ki!! İlişkinizi düzeltebilmeniz için karşılıklı olarak bir şeyler yapılmalı. Görünen o ki sizin yapmanız gereken öfkenizi kontrol etmeniz. Daha sonra da eşinize sakin bir şekilde eğer birlikte olmaya devam edecekseniz sizin de beklentileriniz olduğunu ve bu beklentilerinizin neler olduğunu açıkça söylemelisiniz. Eşlerden birinin her dediğinin yapıldığı tek taraflı bir ilişki yürüse bile mutsuzluk kaçınılmaz olur. Eğer eşiniz değişim göstermezse birlikte bir uzmanla görüşmeyi teklif edin. Bunu da kabul etmezse çok az seçenek kalıyor. Eğer ezilmenize rağmen katlanmaya devam ediyorsanız bu kez sizin bir uzmanla görüşmeniz gerekiyor demektir.
"Birçok olumsuz deneyimden sonra artık yalnızken de mutlu olabilmek istiyorum."
Kişiliğinizin karşınıza çıkan erkeklerin sömürücü, kötüye kullanıcı ve bencil vs vs yönlerini görmenize engel olmuş olabilir mi? Yalnız kalmamak, sevilmek için duyduğunuz yoğun ihtiyaç nedeniyle sizi çok seven (be belki de seviyor gibi görünen) insanlara bağlanmanızla sonuçlanmış olabilir mi? Acaba sevgisini sakin ve abartmadan gösteren erkekler değil de az olan sevgisini abartıp gösteren göz boyayan erkekleri mi tercih ediyorsunuz? Bu soruların cevaplarını siz biliyorsunuz. Bu soruların cevapların yansıttığı hataları yapageldiyseniz psikoterapiye ihtiyacınız var demektir. “Yalnızken de mutlu olmak” pek gerçekçi bir hedef gibi görünmüyor bana. Çünkü insanoğlunun kişiliğinin oluştuğu ilk yıllarından itibaren yanı başında birileri vardır. Sağlıklı bir gelişim kendi başına kalabilme becerisini geliştirse de bu tamamen yalnız kalmak anlamında değildir. Diğer insanlara ihtiyaç duymamak, onların ne hissettiklerini önemsememek, sosyal ilişki kurmamak ya da kurmak istememek bazı hastalıkların belirtisi olabilmektedir.
Richard Sennett yanlızlık ve biraradalık arasında doğrudan ilişkiler olduğunu ve eğer bir insan yalnız olmayı pek iyi beceremiyorsa, başkalarıyla bir arada olmayı da beceremeyeceğini söylüyor (10;s.40). Mauppausant’ın öyküsü de dünyada hiç kimsenin yalnızlığını paylaşamayacağını anlatıyor.
"Aynı anda iki kişiyi birden sevebilir miyim?"
Birden fazla insanı sevebilirsiniz ya da hoşlanabilirsiniz. Bunun doğal olduğunu düşünüyorum, doğal olmasaydı pek çok insan benzer kararsızlıkları yaşamazdı!! Ama yapılmaması gereken iki (ya da daha fazla) kişiyle ilişkiyi (her anlamda ilişkiyi kastediyorum, birlikte vakit geçirmek de dahil) sürdürmemek gerekir. Bir ilişkiye kendinizi bütünüyle verin ve bir an önce ilişkinin nereye gittiğini (ya da gidemediğini) görün. Kendinizi ikiye bölerek hem kendinize hem de kızlara haksızlık yapmayın. Eğer kendi başınıza başaramazsanız bir uzmandan yardım alın.
“Önce arkadaşlarımla çok kötü olaylar yaşadım duygusal yapımdan dolayı 7 senelik arkadaşlarımla bir daha asla konuşmayacak şekilde küstüm.”
Hayal kırıklığı yaşayan insanların bir uç tavırdan diğer uç tavra geçmelerini sık görüyoruz. Belki de daha önce arkadaşlarınızdan beklentileriniz fazlaydı ve doğal olarak bütün beklentilerinizi karşılayamadınız. Şimdi de diğer uçtasınız. İlişkilerinizin zaman içinde ortada bir noktaya geleceğini düşünüyorum. Yeni bir çevreye uyum sağlamak zaman alacaktır. Yakın ilişkiler kurmak ve tanıştığınız insanlar içinde yakın arkadaşlarınızın ve belki de dostlarınızın olması için zaman gerekiyor. Güven duygusu da ancak birlikte zaman geçirip alış verişlerde bulunduğunuzda gelişecektir. Yaşınız 19 ve bu yaşta kim olduğunuz ve ileride ne yapmak istediğiniz, yaşamınızı belirleyecek ahlaki ve sosyal kurallar ne olmalı gibi pek çok soruya henüz kendiniz yanıt vermektesiniz. Çevrenizdeki arkadaşlarınızın da bu sorulara cevap vermekle meşgul olduklarını düşünün. Her insanın farklı olduğunu kabullenin ve bu farkları kabul etmenizin onların hatalarını desteklediğiniz ya da benzer davranışlar sergilemenizi gerektirmediğinin farkında olun. “Herkese kulağınızı verin fakat kalbinizi vermeyin”. Herkesle tanışmakla birlikte sizinle benzer hobileri olan kişilerle birlikte olabileceğiniz bir spor ya da kültürel gruba katılmanızda fayda var. Ortak bir noktanız olduğu için paylaşımınız olacak ama her konuda aynı fikirde olmadan da bir şeyleri paylaşabildiğinizi göreceksiniz. Sosyal anksiyetenizle ilgili olarak psikoterapiden faydalanabilirsiniz.
"İnsanların önünde konuşma güçlüğü çekiyorum."
Kendi başınıza okuduğunuzda farklı olan nedir? Çevrenizde birileri varken ve konuşmanız, okumanız gerektiğinde neler düşünüyorsunuz? Aklınızdan neler geçiyor? Sosyal ortamlarda ya da bakışlar üzerinizde toplandığında aşağıdaki düşüncelerden hangisi / hangileri sizi rahatsız ediyor? Tahmin ediyorum ki şu düşüncelerden en az bir kaçı aklınızı meşgul ediyordur: Konuşacak bir şey bulamayacağım; Görünüşümü beğenmeyecekler; Bana gülecekler; Beni küçümseyecekler; Benimle alay edecekler; Bana kötü davranacaklar; Beni dışlayacaklar / benimle arkadaşlık etmek istemeyecekler; Aptal olduğumu düşünecekler; Heyecanlandığımı anlayacaklar; Söyleyeceklerim yanlış ya da aptalca olacak; Beni beğenmeyecekler. Bu olumsuz düşüncelerin sorgulanması gerekiyor. Pratik bir yöntem olarak size tavsiyem heyecanlandığınız ortamlarda ya da o ortamlara girmeden hemen önce kafanızda canlanan sahnenin ne olduğunu bulun. Rezil olduğunuz bir sahne olsa gerek. Daha sonra bu olumsuz sahnenin tam tersi bir sahne canlandırın zihninizde. Bu olumlu senaryoyu yalnız olduğunuz zamanlarda adeta bir film karesi ya da kısa bir film gibi zihninizde tekrar canlandırarak detaylandırın. Rahatsız olduğunuz ortamlara girerken de bu olumlu senaryoyu zihninizde hızla oynatın. Bir uzmanla görüşmeniz tam olarak sizin durumunuza uygun bir çözüm ve terapi yöntemi bulacaktır. İhmal etmeyin. Daha detaylı bilgi için www.sosyalfobi.com sitesini incelemenizi tavsiye ederim.
Evleninceye kadar seksten uzak durmak istiyorum ama zorlanıyorum.
Kız arkadaşımla ilişkimiz çok iyi. Arkadaşlığımıza son derece değer veriyorum. Evleninceye kadar cinsel olarak birlikte olmak istemiyorum ama diğer yandan da onunla ilgili cinsel fanteziler kurmadan edemiyorum ve onu düşünerek sık mastürbasyon yapıyorum. Çelişkiler içindeyim. Ne tavsiye edersiniz?
Dürtülerimizle yaşadığımız çelişki son derece olağan bir durum. Bir yanda karşılamak istediğimiz fiziksel ihtiyaçlar diğer yanda değerlerimiz. Ancak cinselliğin çoğu kez yalnızca fiziksel bir ihtiyaç olmadığını ve ruhsal yaşantımızın diğer alanlarıyla da ilişkili olduğunu unutmamak gerekir. Bazen cinsellik arayışı gibi görünen şey aslında sevgi arayışı, kabul görme, saygı görme arayışı da olabilir ya da bunlarla öylesine iç içe geçmiştir ki ayırt etmek güç olabilir. Sizde nasıl olduğunu ise ancak detaylı bir görüşmeyle anlamak mümkün. Cinselliğin yalnızca fiziksel açlığı gidermek için yaşandığı durumlarda, yüreğin çok acı çektiğinin pek çok örneğine şahit olmuşumdur. Hatta yalnızca cinsellik üzerine kurulacak bir ilişkinin daha sonraki olası güzel bir ilişkiyi de tehlikeye atması mümkün. Dürtülerimizin doyumunu erteleyebilmek bir olgunlaşma belirtisidir. Buna çabalamak da olgunlaşma çabasıdır. Bir bebek hemen doyurulmak ister, bir çocuk sofranın kurulmasını bekleyebilir, bir erişkin sofranın kurulmasına yardımcı olur hatta kimi zaman kendi karnını doyurmadan önce çocuğunun karnını doyurarak açlık dürtüsüne katlanabilir. Fanteziler ve mastürbasyon partnerin olmadığı durumlarda cinsel yaşamın kendisidir ve olağandır. Cinsel gerilimi azaltarak dürtülerinizle mücadele etmenize yardımcı olabilir.
Hoşlanmadığım bir insanla, neden yaptığımı bile bilmeden paylaştığım oral seks ve ardından gelen aşağılamalar nedeniyle yıllardır acı çekiyorum.
"Artık bu yüke dayanamıyorum. Oldukça duygusal, alıngan ve ince düşünen bir yapım var. 24 yaşındayım. Sekiz yıl önce yaşadığım olaylardan dolayı kendimi çok suçlu hissediyor ve bir türlü affedemiyorum. Yaşadıklarım kısaca cinsel olarak aşağılanma, küçük düşme olarak özetlenebilir. Daha da açmak gerekirse hoşlanmadığım bir insanla, neden yaptığımı bile bilmeden paylaştığım oral seks ve ardından gelen aşağılamalar ayrıca o insanın bir kız arkadaşı olduğunu da aynı gece gördüm. Bunca yıldır o anları düşünmediğim ya da aklıma getirmediğim tek bir gün yok. Sanki kendime manevi acı çektirirsem temizlenecekmişim gibi geliyor. Kendi kendimi telkin etmeye çalışsam da, o yaşta çocuk sayılırdım, herkes hata yapar önemli olan hatalardan ders almak desem de olmuyor, bunları bir türlü kendime kabul ettiremiyorum. Neden yaptım bilmiyorum çünkü yaşadıklarım değer yargılarıma, kişiliğime kısaca bugünüme ters. Tüm bunlardan ötürü sürekli korku içinde de yaşıyorum. 5 yıldır devam eden çok güzel bir ilişkim var, tam anlamıyla ilk cinsel deneyimimi de onunla yaşadım ama sanki erkek arkadaşım her an olanları öğrenecekmiş gibi geliyor ve bu korku beni yıpratıyor. Onu böylesine bir hata yüzünden kaybetmeyi göze de alamıyorum çünkü olanları anlattığımda ilişkimin biteceğini biliyorum. Bu yüzden söylememe yolunu seçtim. Bu suçluluk duygusu ve korku bedenime de zarar veriyor. Rahmimde ve yumurtalığımda 3 kist oluştu. Artık bunlardan kurtulmak istiyorum lütfen bana erkek arkadaşına doğruyu söylemelisin, seni anlayacaktır demeyin. Onun değer yargılarını çok iyi biliyorum. Yapamam o zaman o hata için geleceğimi de mahvetmiş olurum. Keşke geçmişin o bölümünü unutturacak bir ilaç olsaydı ama olmadığına göre sizce sürekli psikoterapi almalı mıyım? Artık bedenen ve zihnen sağlıksız olmak istemiyorum. Değişimi gerçekten istiyorum ama tek başıma yetemiyorum. Nerden başlamalı, ne yapmalıyım?"
Bazen sır sakladığından emin olduğunuz bir uzmana açılmak ve psikoterapötik yaklaşımla bir kaç seans bile uzun bir terapi süreci olmadan da çok faydalı olabilir. Bu nedenle psikoterapi deneyimi olan bir psikiyatr ya da klinik psikologla görüşmenizde fayda var.
Geçmişinizi erkek arkadaşınıza anlatmamayı tercih etmişsiniz. Bu konuda kesin bir kural yoktur. Sekiz yıl önceki size göre “hatanız” hata yaptığınızı düşündüğünüz tek şey olmasa gerek. Bütün yaşamınızda kurallara bağlı ve hata yapmamak için dikkati bir insan olmalısınız. Cinsel dürtüler ise kişi ne kadar titiz ve kurallarına bağlı da olsa bu kuralları aşacak kadar kuvvetli olabilir. Bu konulardaki kurallarınızı aşmanızı söylemiyorum kesinlikle. Söylemeye çalıştığım bu konuda kendinize fazla yüklenmenizin ve kendinizi suçlamanızın genel olarak kişiliğinizle ilişkisini görmeye çalışın. Acaba yaşamınızın başka hangi alanlarında kendinize her zaman uyulması zorunlu kurallar belirlediniz? Ayrıca bu olaydan tamamen bağımsız olarak bugün yaşamınızda güzel olan şeyleri kafanızda canlandırın ve sizi mutlu eden, kendinizi iyi hissettiren bugün elinizde olanları adeta karikatürize eden canlı bir resim çizin. Kendinizi her zaman bu kadar kötü hissetmiyorsunuzdur sanırım. Kendinizi iyi hissettiğinizde bunu nasıl başarıyorsunuz? Bütün sorunları kendi başınıza çözmek gibi yeni bir “kural”la kendinizi zorlamayın ve bir uzmanla görüşün.
"Eski sevgilim halen arıyor ve kendisini unutmamamı istiyor"
Hatırlanmak kişinin öz saygısını benlik değerini besler. Eski sevgililerin bu alanlarda sorunları olabilir. Bitmiş bir ilişkide sorumluluklar da bitmiştir. Eski sevgilinin narsisistik sorunlarıyla ya da zor zamanlarında bizi arayıp "beni hala hatırlıyor musun" şeklindeki tacizlerine fırsat verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Eski sevgili yeni hayatımızda köstek olmamalı. Kendi problemlerini kendisi halletmeli.
"Erkek arkadaşımla ayrıldık ama onu bir türlü aklımdan çıkaramıyorum."
Yaşamda en küçük yaşımızdan itibaren kayıplar yaşarız. Ergenlik döneminde de o yaşımıza kadar bağlı olduğumuz aileden ayrılıp yeni bağlılıklar kurarız. Gençlik yılları yakın ilişkiler kurabilme becerisinin sağlandığı yıllardır. Ayrıldığınız erkek arkadaşınız size sadık kalamıyorsa onda bir sorun olduğunu söyleyebiliriz. Ama sizin durumunuz için aynı şeyi söylemek zor. Bir kriz dönemi geçirdiğinizi söyleyebiliriz. Eğer ilk kez çok yakın bir ilişkiniz bitiyorsa tepkilerinizi olağan bile kabul edebiliriz. Ancak bu kriz dönemi uzun sürmüşse ve tekrar tekrar karşı cinsle ilişkilerinizde benzer sorunlar yaşıyorsanız o zaman bir sorun var demektir ve terapiye ihtiyacınız var. Arkadaşınızla aynı ortamda bulunmanız ondan ayrılmanızı güçleştiriyor. Mümkünse aynı ortamda olmamaya çalışın. Size sadık kalamayacak birisinden zaman yakınken ayrılmanız bir şans bile sayılır. Size tavsiyem bu dönemde kendinize ve yakın arkadaşlarınıza zaman ayırmanız. Eninde sonunda yaşama tekrar döneceksiniz. Bir uzmanla görüşmeniz kaybınızı işlemenizde size yardımcı olacaktır. Sizi tam olarak tanımadan erkek arkadaşınıza neden bu kadar yoğun bir şekilde bağlandığınızı söylemek mümkün değil.
Çok mutsuzum ve bu halimden anne ve babamı sorumlu tutuyorum. Çünkü eskiden durumumuz iyiydi ve onlar benim eğitimimle ilgili hiç emek harcamadılar.
Ben 25 yasında ailesiyle yasayan ve yaklaşık 3 yıldır aynı işyerinde çalışan bir bayanım. Benim sorunum her şeyden mutsuz olmak. En başta 8 sene önce gerçekten eğitimi çok düşük bir okulda okudum ve bu okul aynı zamanda meslek lisesiydi. Lise bittikten sonra maddi olarak çok zor koşullarda bir dershaneye gittim. Çok kötü bir eğitim aldığım halde kısa sürede çok çalışarak epeyi ilerledim. Sınırlarımı zorlayarak gece gündüz ders çalıştım çünkü hem ailem şehir dışına göndermiyor hem de bu benim dershaneye gitmek için ilk ve tek şansımdı. Ve sonuçta o soruların üzerinde soru yapmama rağmen sadece 2 senelik bir okul (aynı bölüm-tekstil) tutturdum. Çok ağladım. Ve o 2 senelik okulu bitirdim. Tabi ki okulda verilen yetersiz bilgilerle iş bulamadım. Çalışmam gerekiyordu. Aynı ofis içinde karı kocanın 2 ayrı dallarda iki ayrı şirket. İlk başta sekreter olarak işe girdim. Çok eziliyorum. Çok mutsuzum ve bu halimden anne ve babamı sorumlu tutuyorum. Çünkü eskiden durumumuz iyiydi ve onlar benim eğitimimle ilgili hiç emek harcamadılar. Bu işi bırakmak istiyorum fakat maddi olarak bu işe bağımlılığım var. Devamlı ağlıyorum. Eskiden çok neşeli bir insan olmama rağmen artık devamlı mutsuzum ve hayatımdaki tüm insanlarla sadece bu konuyu konuşuyorum. Zekamın farkındayım ve önüme fırsat çıksaydı neler yapabileceğimi biliyorum ve insanları hazmedemiyorum. Bilinçli anne babanın yetiştirip iyi yerlere getirdiği insanları kıskanıyorum (bu duygu kıskançlığa yakın) 25 yaşındayım ve hala oturmuş bir işim yok.
Aynı zaman da bir erkek arkadaşım var ve yaza evlenmeyi düşünüyoruz. O da çok sinirli biri. Ben de belli bir iş sahibi olmadan evlenirsem kurslarla ve kendimi eğitmekle uğraşamayacağım için (evlilikte daha zor olacağını düşünüyorum) ne istediğimi bilmiyorum. O kadar eksiğim var ki. Her şeyi öğrenmek istiyorum fakat ne zamanım ne de param buna yeter. Bu işten çıkmak istiyorum ama mecburum çalışmaya. Sevgilimle de devamlı kavga ediyoruz. Bu da onun kabalığından kaynaklanıyor. Belki de ondan da ayrılmak istiyorum emin değilim ama alışkanlıklar var ne de olsa bazı dertlerimi ona anlatabiliyorum. Hayattan nefret ediyorum ve eğer düzgün bir işim daha doğrusu bir mesleğim olmazsa yaşamamın anlamı olmayacağını düşünüyorum. Aileme öfkeliyim, eğitim sistemine, ülkedeki sorunlara, etrafımdaki eski ve pis şeylere takılıyorum, mahalledeki ışığın yanmamasına, otobüslerin kötü olmasına, dikkatsiz insanlara, kanalizasyon deliklerinin yamuk olup suların gitmemesine, patronlarıma, benden para isteyen babama ve herkese her şeye. Ama şu düşünceyi aklımdan silemiyorum "ailem bana daha fazla emek ve para harcasaydı şu anda daha düzgün bir işim olurdu." geleceğimle ilgili hayal kuruyorum mesela ben çocuklarıma daha iyi bir gelecek sunmalıyım diyorum ve tıkanıyorum. Çünkü vasıfsız ve parasız bir anne ne verebilir bu ülkede ve bu devirde. Üretmek istiyorum, kendime güvenmek istiyorum ama olmuyor. Yıllar geçiyor ve ben hala aynı yerdeyim. Hayat ne diyorum. Bu düşünceler acaba psikiyatride bir hastalığın göstergesi mi yoksa zamanla geçecek düşünceler mi? Kurallarınıza uymaya çalıştım. Hatam varsa kusura bakmayın. Bana yardım ederseniz belki mutlu olabilirim.
Yalnızca siteminizin kurallarına değil, hayattaki bütün kurallara sıkı sıkıya bağlısınız ve herkesin de bağlı olmasını istiyorsunuz. Haklı mısınız, haksız mı? Ne haklı ne de haksızsınız. Dünyaya belli belirsiz bir adalet duygusuyla doğarız. Görünen o ki bu kadar çok çaba harcamanıza rağmen hayallerinizdeki noktaya gelememiş olmanız bu adalet duygusunu zedelemiş. Genellikle yaptıklarımızın ve çalışmalarımızın sonucunu alırız. Ancak kendi çabamız dışında sonuçları etkileyen o kadar çok faktör var ki. Bunların hepsini kontrol etmemiş mümkün değil. Nefes alıp vermemiz gibi kendiliğinden olan güzel şeyler olduğu gibi, kendiliğinden olan “kötü” şeyler de var. Sizin başladığınız noktaya göre epey yol almışsınız gibi görünüyor ama sanırım gitmeyi planladığınız yol biraz uzun olduğu için halen bir yere gelememiş gibi hissediyorsunuz. Kim suçlu, herkes suçlu ya da hiç kimse suçlu değil. Psikiyatr olarak herkesin en “kötü”lerin bile bir hikayeleri olduğunu biliyorum. İnsan kendi bedbahtlığıyla bu kadar meşgul olduğunda başkalarının öykülerini dinlemek bile istemiyor tabii ki. Aslında önemli oranda hayattaki zorlukların üstesinden gelmişsiniz. Ama bazıları hızını alamıyor. Hali hazırda sizin pozisyonunuzda birçok insan hayattan keyf almayı başarabiliyor. Geçmişinde zorluk yaşayan insanlarda bu durumu sık görüyorum. Ruhlarının bir yanı o kötü şartlarda yaşamaya devam ediyormuş gibi hissederek bir türlü “gaz kesemiyorlar” tabiri caizse. Oysa ne kadar öğrensek azdır, ne kadar kazansak azdır, ne kadar yükselsek dahası vardır. Bir yerde durup, küçük şeylerden zevk almayı öğrenmek gerek. “Öğrenmek” diyorum zevk almadığımız birçok şeyi aslında yapmayı denememişizdir bile. Ekonomik durumunuz uzun süreli bir terapi için yeterli değilse, eğitim kapsamında size yardımcı olunabilecek bir üniversite kliniğinde şansınızı deneyin.
“Arkadaşım yapmadığım şeyleri yapmışım gibi görüyor ve beni suçluyor. Bakmadığım, ilgilenmediğim bir adamı gözlerimle takip ettiğimi söyleyip suçladı.”
Erkek arkadaşınızın size olan güvensizliğini her şey önce muhtemelen var olan paranoid bozukluğu tedavi edilmedikçe düzeltemezsiniz. Aşırı kıskançlık, var olmayan şeyleri görmesi ve komplo kurulduğunu düşünmesi ağır bir paranoid durum ve tedavi edilmesi zorunlu. Kendisini tedaviye ikna edebileceğinizi pek sanmıyorum doğrusunu isterseniz. Belki ilişki sorununuz için tedaviye ikna etmeye çalışmanız iyi bir bahane ve başlangıç olabilir. Bu durumda bir psikologla değil bir psikiyatri uzmanıyla görüşmesini sağlamalısınız çünkü büyük ihtimalle ilaç tedavisine ihtiyacı var.
Güvensizlikle ilgili bir diğer nokta şu ki her ikinizde eşlerinizi aldatarak bir ilişkiye başlamışsınız ve her ikinizin de bir birinizi en azından bir kez aldattığınızı söylüyorsunuz. Bu durumda güvensizliğiniz için gerçekçi bir neden var ortada. Her ikinizin de uzun süre ilişkinizde çok dikkatli olmanız, en ufak şeylerde bile tamamen dürüst ve açık olmanız gerekiyor ki bu gerçekçi güvensizlik duygusu yerini güven duygusuna bırakabilsin. Terapistinizin hem sizi hem de erkek arkadaşınızı aynı anda tedavi etmesi gerçekten de doğru olmaz ama erkek arkadaşınızı tedavi etmesini beklemeden ona sorunlarınızı anlatmanızın etik bir sorun olduğunu düşünmüyorum.
Evli biriyle duygusal ilişkim var
“3 aydır tanımış olduğum bir arkadaşım var. 3 ay içerisinde arkadaşlığımız çok iyi gidiyor. Çok saygılı ve iyi bir insan. Bu arkadaşım 1.5 yıllık evli fakat anladığım kadarıyla ve anlattıklarına göre (aslında evliliği konusunda pek konuşmak istemiyor. Evliliğinin başarısız olması onu üzüyor sanırım ama bir çıkış yolu da bulamıyorlar.) Onunla 2 ay önce bir yakınlaşmamız oldu. Hala iyi arkadaşız. Birbirimizi dinlemeyi seviyoruz. Ama ne o bana umut vermek istiyor ne de ben ona bağlanmak istiyorum. Çünkü ona değer veriyorum. Bazen duygusal yakınlığını çok belli ediyor bazen de sanki ben yokmuşum gibi davranıyor. Aslına bakarsanız aynı davranışlar bende de var.
Her ikinizin de çelişkide olmanız ve ikilemli davranmanız bu şartlarda oldukça olağan geldi bana. Duygularınıza ket vurmanız da olağan, beklenilen hatta zarar görmemek için yapılması gereken bir şey. Birbirinize gerçekten saygı duyduğunuza göre duygularınızı da dikkatle ele almanız gerekiyor. Ne arkadaşınız ne de siz sorumlu olduğunuz bir üçüncü şahıs yokmuş gibi davranmanız doğru olmaz. Arkadaşınıza tavsiyem kafası daha da fazla karışmadan eşiyle ilişkisinin nereye gittiğini netleştirsin. Bu neden oluyor? Duygularımıza ket vuruyor olabilir miyiz?”
"27 yaşında olmama rağmen hiçbir kız arkadaşım olmadı. Sanırım ters tepki almaktan korkuyorum."
Hiç bir şey için geç kalmış sayılmazsınız. Özellikle romantik bir ilişki başlatmak amacıyla karşı cinse yaklaşmak pek çok erkek için hiç de kolay değildir ve biraz heyecan hissedilmesi, kalbin çarpması vs gibi duyguların olması olağandır. Sizi diğerlerinden tek ayıran şimdiye kadar hiç teşebbüs etmemiş olmanızdır. Benzer çok soru soruldu ve cevapladık. Karşı cinsle ilişkilerinizi bir tarafa bırakacak olursak hemcinslerinizle de fazla arkadaşlığınızın olmadığını söylüyorsunuz. Sanırım en mantıklı şey önce hemcinslerinizle daha yakın arkadaşlıklar kurmak olmalı, böylece sosyal ortamlarda daha fazla tecrübe kazanırsınız. Her seferinde küçük adımlar attığınızda ne kadar çok yol kat ettiğinizi göreceksiniz. Hızlı koşmak ya da büyük adımlar atmak da yorucu olur. Merhaba bile demeden çıkma teklif edilemez. Bir merhabanıza da olumsuz tepki gösteren kişinin kendisinin tedaviye ihtiyacı var demektir. Sosyal fobiyle ilgili diğer makale ve sorulara bakınız.
En son benimle birlikte olmaya başladığında eşini ve çocuğunu aramamaya başlamış ben onun evli olduğunu 3 gün önce öğrendim.
Erkek arkadaşım sonucu düşünmeden anı kurtarmak için çok yalan söylüyor fakat bu yalanlar çok inandırıcı son ana dek yalanını kabul etmiyor. Ailesinin dediğine göre 2 yıldır bu tür davranışları oluyormuş. Örnek olarak mobilya beğeniyoruz sipariş formu dolduruyoruz ailecek bakılmaya gidiliyor ama parası yatırılmamış veya ev tutuldu depozito ödenmemiş veya biriyle konuştuğunu söylüyor sonradan o kişiyle hiç bahsettiği konudan konuşmadığını öğreniyorum, bir sürü insandan borç almış bunları da benim yanımda konu olunca anlayabiliyorum vs. Bunları fark edene kadar bu kadar mükemmel bir ilişki olmaz diyordum çünkü davranışları dört dörtlüktü. En son benimle birlikte olmaya başladığında eşini ve çocuğunu aramamaya başlamış ben onun evli olduğunu 3 gün önce öğrendim eşiyle de konuştum dönsünler yuvalarını kurtarsınlar diye ama ondan boşanıyor ilişkileri tamamen kesildi (bunu eşinden öğrendim çünkü onun söylediği hiç bir şeye inanmıyorum) Şimdi ne olur bana yardım et tedavi olmak istiyorum diyor ne yapacağımı şaşırdım son bir haftadan sonra sağlıklı düşünemiyorum ama onu çok seviyorum onun bu rahatsızlığının sebebi ne olabilir ve benim yapabileceğim bir şey var mı? Tedavi yöntemi ve iyileşme olasılığının ne kadar olabileceği konusunda da bilgi verebilir misiniz? Teşekkürler.
Arkadaşınız tipik olarak antisosyal kişilik özellikleri gösteriyor. Evli olmasına karşın sizden bunu gizlemesi, borçlarını ödememesi, çok iyi rol yapıp çevresindeki herkesi kandırmayı başarması antisosyalliğinin delilleri. Sizden yardım istemesini ise son derece anlamsız buluyorum. Sizi son bir kez kullanmak için bir manevra gibi görünüyor. Eğer tedavi olmak istiyorsa bir psikiyatra başvurmasını söyleyin ama tavsiyem kendinizi koruyun. Böyle bir tavsiyeyi psikiyatrlar nadiren yaparlar, o da antisosyaller söz konusu olduğunda. Genellikle sorunların kaynağını kendilerinde değil çevrelerinde görürler, bu nedenle tedavi için başvuran bir antisosyal neredeyse yoktur. Ben şahsen tedavi için başvuran pek çok borderline, histrionik, daha az olmak üzere narsisistik hatta şizotipal kişilik bile görmüş olmama rağmen bir antisosyalin kendiliğinden (eğer işlediği bir suç nedeniyle mahkeme tarafından gönderilmemişse) başvurduğunu hiç görmedim.
Nefret ve aşk bir arada nasıl olur?
Zor bir soru. Vereceğim cevap tamamen kendi görüşüm. Öncelikle insanda birbirine ters veya birbirinden oldukça farklı düşünce ve duyguların görülmesi mümkündür. Bir insanı bütün yönleriyle sevmeyebiliriz. En kötü insanda bile sevdiğimiz bazı özellikler, en yakın arkadaşımızda bizi rahatsız eden özellikler bulunabilir. Aşk ve nefrete gelelim. Peyami Sefa’nin bir lafı var: “Aşk görmekle doğar, görmemekle büyür.” Kendini bizden uzak tutan bir kadına veya erkeğe aşkımız o insan bizim hayal dünyamızda büyüyeceği için büyüdükçe büyür. Aşk hayal dünyasında gelişir. Sevdiğimiz kişiye ulaşamadığımız için de ona öfkelenirsek işte aşk ve nefret bir arada. Sorunuza bu şekilde cevap vermek mümkün mü? Sadece çağrışımlarımı aktardım.
Eşim işi gereği eve geç geliyor. Flört dönemimizde de işten geç saatlerde çıkıyordu ve kendisine evlendiğimizde erken gelmesini isteyeceğimi söylemiştim.
Beş aylık evliyim. Eşim işi gereği eve geç geliyor. Flört dönemimizde de işten geç saatlerde çıkıyordu ve kendisine evlendiğimizde erken gelmesini isteyeceğimi söylemiştim. Ben sabah erken kalktığım için çok geç saatlere kadar oturamıyorum. En geç 24.30'da yatıyorum. Eşimin eve geliş saati genelde 22.30-23.00. Geldiğinde sadece beraber yemek yiyebiliyoruz. Hiçbir şeyi paylaşacak vaktimiz kalmıyor. Ve ben artık çıldıracak gibi oluyorum. Sürekli iş yerini arayıp "hadi çık artık" demekten nefret ediyorum. Sonuçta oda mecbur olmasa orada çalışmaz biliyorum ve böyle yaparak onu yıprattığımı düşünüyorum (bazen kendimi vıdıvıdıcı kadınlara benzetiyorum ) ama elimde olmadan öfkeye kapılıyorum, sinirlerim bozuluyor, ağlıyorum. Eşimi çok özlüyorum tek istediğim zamanımızı paylaşmak ama maalesef sadece pazar günü bunu biraz yapabiliyoruz. Sizden isteğim eşimi yıpratmamak onu üzmemek ruh halimi ona belli etmemek için ne yapabilirim? Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Evlenmeden önce eşinizi uyarmışsınız uyarmasına ama eşinizin ne cevap verdiğini belirtmemişsiniz. Evlenmeden önceki flört döneminizde de eşiniz çalışıyordu sanırım. O dönemde eşinizden ayrı geçirdiğiniz vakitleri nasıl geçiriyordunuz merak ettim. Kendiniz de çalışıp çalışmadığınızı belirtmemişsiniz. Üç seçenek var. Birincisi eşinize onunla geçirdiğiniz vaktin sizin için ne kadar önemli olduğunu tekrar söyleyeceksiniz ve yapabileceği bir şey var mı birlikte karar vereceksiniz. Eğer size daha fazla vakit ayırması mümkün gibi görünmüyorsa siz yalnız geçirdiğiniz vakitlerde kendiniz için neler yapabileceğinizi düşünün. Bütün hayatınız eşinizle geçireceğiniz kısa zaman dilimini beklemekle geçemez, geçmemeli de! Siz eşinizden ne kadar ayrı kalıyorsanız, eşiniz de sizden o kadar uzakta kalıyor. Bunu nasıl başardığını kendisine sorun? Vaktinin büyük kısmını çalışarak geçirmesine ve eşinden ayrı kalmasına rağmen buna kendisi nasıl katlanabiliyor? Kendisine ne söylüyor, ya da bu uzun çalışma saatlerinde kendisini çalışmaya nasıl motive ediyor? Sorun. Ondan öğreneceğiniz şeyler olmalı. Hissettiklerinizi eşinize belli etmemeniz değil tam tersine hayatınızı paylaştığınız kişiye uygun bir dille, kendisini suçlamadan, sizi tam olarak rahatsız eden durumu tanımlayın ve hissettiklerinizi net bir dille ifade edin. Sitemizin forum bölümünde sorunlarınızı paylaşıp benzer sorunları olan kadınların nasıl baş ettiklerini öğrenebilirsiniz.
Onu öpmek bile istemiyorum. Daha doğrusu hiç cinsellik istemiyorum, büyük yük gibi geliyor bana.
28 yaşında evli ve bir kız çocuğu annesiyim. 8 sene evliliğimiz boyunca eşimle çok ayrıldım. Aldatma ve benzeri gibi sürtüşmeler şimdi iyi sayılır ama geçmişi unutamıyorum sanki evliliğimi mecbur kaldığım için sürdürüyorum bu durumlardan dolayı eşimle istemeye istemeye beraber oluyorum. Onu öpmek bile istemiyorum. Daha doğrusu hiç cinsellik istemiyorum, büyük yük gibi geliyor bana. Nasıl davranmam gerekiyor? Bu takıntılardan nasıl kurtulabilirim? Ayrıca Prozac kullanıyorum. Bana yardımcı olursanız sevinirim.
Evliliğin diğer alanlarındaki sorunlar kendisini cinsel yaşamda doğrudan gösterecektir. Geçmişi unutamamanız geçmişteki olumsuzlukların tekrarlayacağından korkmanız anlamına mı geliyor? Bugün her şey iyi olmasına rağmen geçmişte yaşanmış olanlar sizin için ne anlama geliyor ki bugün halen sizi etkilemeye devam ediyor? Bu soruların cevaplarını kendinize vermeniz gerekiyor. Mademki evliliğinizi sürdürmeniz için yeterince neden buldunuz ve sürdürüyorsunuz, öyleyse size tavsiyem her şey çok iyi olduğunda kafanızda nasıl bir aile tablosu canlanıyor, siz eşinize nasıl davranıyorsunuz, eşiniz size nasıl davranıyor, kafanızda canlı bir resim oluşturun. Seyretmekten haz alacağınız bir resim oluşturun. Ve o resimdeki gibi davranın eşinize. Sizin davranışlarınız değiştiğinde eşiniz de büyük ihtimalle olumlu karşılık verecektir. Diğer bir ifadeyle negatif bir kısır döngü yerine pozitif bir döngü oluşturabileceksiniz. Prozac kullandığınıza göre bir uzmanla görüşmektesiniz. Kendisinden bu konuda da yardım alabilmelisiniz. Ayrıca Prozac gibi bazı antidepresanlar yan etki olarak cinsel isteksizlik de yapabilir. Doktorunuzla bu alternatif üzerinde durun. Belki de farklı bir ilaca geçmeniz gerekecek.
Başka bir kadına duygusal bir ilgi duyduğum için kendimi suçlu hissediyorum. Eşime sevgimi ifade edeceğim zaman bu olay aklıma geldiğinde sevgimi ifade edemiyorum.
Ben 28 yaşında bir bayım. 4 yıllık evliyim ve eşimi seviyorum. Herhangi bir ciddi anlaşmazlığımız yok. Son birkaç aydır psikolojik olarak kendimi iyi hissetmiyorum. Başka bir kadına duygusal bir ilgi duyduğum için kendimi suçlu hissediyorum. Eşime sevgimi ifade edeceğim zaman bu olay aklıma geldiğinde sevgimi ifade edemiyorum. Hissettiğim şeyleri söylediğim halde kendimi yalancı ve suçlu gibi hissediyorum. Çok durgunlaştım. Eşim bir şeyler olduğunu fark etti ama ben söylemedim ve başka bahaneler uydurdum. Bu durum zamanla düzelir mi yoksa ben sürekli bu psikolojik durumda mı olurum? Bu durumu aşmak için olayı eşime anlatmamı tavsiye eder misiniz? İlginiz için teşekkürler.
Eşinizin bu olayı anlayışla karşılayacağından eminseniz eğer (bunun pek mümkün olduğunu sanmıyorum doğrusu, çok az insan böyle bir duruma anlayış gösterebilir) eşinize ancak o zaman anlatın. Durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirebilir eşinize anlatmanız. Evli kadın ve erkeklerin ilgisini çeken birileri olabilir her zaman. Duygularınızı kontrol edemeyebilirsiniz ama davranışlarınızı kontrol edebilirsiniz. Duygularınız nedeniyle kendinizi suçlamayın. Yanlış davranışlarınız olduysa bile yaşadıklarınızdan ders alarak tekrarlamadığınız takdirde zamanla daha iyi hissedeceksiniz. Madem ki eşinizi seviyor ve ondan ayrılmak istemiyorsunuz duygularınızı kelimelerle ifade edemiyor olsanız bile davranışlarınızla ifade edin. Bir uzmandan yardım almanız iyi olabilir.
Bakirelik konusunda o da bundan hoşnut değil, sadece sevdiğini sandığı 3 insan ile yaşamış bunu.
Soru: Merhaba. Kısa bir süredir yalnızca üç haftadır tanıdığım bir bayanla işler biraz hızlı ilerledi. Onun bakire olmadığını öğrendim. Bakirelik konusunda o da bundan hoşnut değil sadece sevdiğini sandığı 3 insan ile yaşamış bunu. Bakirelik şimdiye kadar biliyorsunuz ki toplum içinde görmüş ve öğrenmiş olduğumuz bir kavram. Şu da bir gerçek ki bakire olmayan bayanların neler yaptığını da biliyorum. Sanırım bu kişilik meselesi. Demek istediğim ben bu kişinin böyle bir ruh taşıdığına inanmıyorum. O da yaşadıklarından pişman. Ben de şimdiye kadar bir çok kişi ile beraber oldum. Ama kimseye böyle bir şey yapmadım yapmak istemedim. Bunu bir kötülük olarak gördüm. Esasında çok modern düşüncelere sahip, modernliği yaşamayı seven biriyim ama nedense bu konuda tabularım var idi. İdi diyorum çünkü bu insana değer veriyorum. Üç hafta çok kısa bir süre ama insanlar birbirlerinin ne zaman tanıyabildiler ki? Dün onada söyledim “ya seninle birlikteliğimiz sırasında aklıma gelirse ne yaparım diye”, sustu. Bunu her zaman konuşup onu da suçlu konuma getirmek istemiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum ama sanırım bu konuyu aşmak zorundayım. Bu sırrı sadece 2 kişi biliyor ve öyle de kalacak.
Aşk konusunda kendimi çok saf hissediyorum. Çünkü gerçek aşkı arıyorum. Yani beni benim gibi seven biri. Bundan 3 sene önce deli gibi aşıktım aynı iş yerinde olan bir bayana, ama resmen benimle oynadı ve onun yüzünden oldukça zor günler geçirdim arkasından nişanlandım başka bir bayanla o da İstanbul'da idi. Ve sonuç yine hüsran, sebep ise ufak yalanlar yerine getirilmeyen sözler ve maddiyat. Ama şimdiki farklı gibi geliyor bana. Maddiyat iyi, sözler yerine geliyor, yalan söylenmiyor (bakire olmadığını en başta söyledi). Bu bir pozitifti benim için. Ama hala tereddüt ve korkular yaşıyorum. Yarın bugün İstanbul'a gittim evlendim ve cinsel hayatım sallantıya girerse o erkekleri aklımdan çıkaramazsam arkadaşımı ve kendimi gerektiği gibi tatmin edemezsem ne yaparım diye. Yani sizin anlayacağınız insanın insanlığını, kalbini, vicdanını, bana davranışlarını çok ama çok beğeniyorum. Beni aydınlatacak cevabınız için şimdiden minnettarım size.
Cevap: Sorunuzdan ne beklediğiniz tam net değil. Yine de bir şeyler söyleyeyim. Bekaret ülkemiz için önemli bir konu. Eğer bekaret nedeniyle evlenmeden önce tartışmalar, kavgalar olursa, bu meselenin evlendikten sonra da gündeme gelebileceğini düşünmekte fayda var. İnsanın bırakın başkasını kendisini bile değiştirmesi çok zordur çünkü. Eğer bu mesele yüzünden zorluk yaşandıysa, hemen evlenmek yerine bir süre ilişkinin test edilmesinde fayda var. İlişkideki zor zamanlarda, başka meselelerden kaynaklanan küçük tartışmalarda bu konu da tekrar gündeme geliyor mu, gelmiyor mu? Bu mesele gerçekten unutuldu mu, hazmedildi mi, yoksa yalnızca onu kaybetmemek için bir süreliğine bastırıldı mı? Bu soruların cevaplarından emin olmak gerek.
Artık bakire değilim. İleride toplumun bu tabularından etkilenip pişmanlık duyarsam diye korkuyorum.
Soru: Yaklaşık 9 ay önce tanıştığım biriyle bu zamana kadar sadece dostça bir arkadaşlığımız vardı, birbirimizden cinsel anlamda etkileniyorduk fakat ben bakire olduğum için onun buna olan saygısından dolayı bir şey yaşamadık. Geçen hafta aramızda bir şeyler geçti ve sanırım artık bakire değilim, pişmanlık duygusu yaşamıyorum. Yetiştiğim aile ortamı buna çok karşı zihniyette, ilerde toplumun bu tabularından etkilenip pişmanlık duyarsam diye korkuyorum, yoksa zamanla bunu kabullenip aşabilir miyim? Ve hep şimdiye kadar (25 yaşındayım) bunu özel bir insanla yaşamak istiyorum şeklinde kendimi şartlandırmıştım. Fakat böle biri hayatımda olmadı, artık yaşamam gerektiğini düşünerek buna karar verdim ve karşımdaki insan hala dostluğuna çok güvendiğim, saygı duyduğum bir insan fakat sevgilim değil, yani adı olmayan bir arkadaşlık yaşıyoruz. Şu anda onunla yaşadığıma hiç pişman değilim. Fakat ilerde karşıma böle özel bir insan çıkarsa niye böle bir şeyi önceden yaşadım diye kendime kızmaktan korkuyorum ve ayrıca cinsel yaşamın bir insanın evlilik öncesi bile olsa yaşamasının gayet doğal olduğu düşüncesine kendimi tam anlamıyla nasıl inandırabilirim. Yani sanırım biraz cesarete ihtiyacım var, yaşamımda bir şeyleri aşmaya çalışma aşamasındayım. Fakat bu konuda tek başınayım. Destek gördüğüm biri olmadığı için bazen kendi içimde acaba doğru mu yapıyorum şeklinde sorunlar yaşıyorum.
Cevap: Karışık bir durum ve benim gördüğüm kadarıyla benzer bir durumda her birey kendine özgü bir yol izlemektedir. Yanlış anlamadıysam yetiştiğiniz aile ortamının değerlerinden farklı ahlaki değerler benimsemişsiniz. Daha da doğru benimsemeye çalışıyorsunuz. Kafanızın karıştığı bu noktada biraz durun ve netleşmeden bir sonraki aşamaya geçmeyin. Sizin hangi tarafa yakın olduğunuzu siz hissedeceksiniz. Bunun için zaman gerekiyor. Çevremizin etkisiyle doğru olduğunu düşündüğümüz değerleri benimseyip benimseyememek içinizde bugüne dek biriktirmiş olduklarınıza bağlı. İleride yaşayabileceğinizi düşündüğünüz suçluluk hissi, yalnızca içinizde olup biten bir şey mi olacak yoksa o kişinin sizi bu nedenle sevememesinden mi korkuyorsunuz? Suçluluk duyup duymamanız onun da değer yargılarıyla ilgili olmayacak mı? İleride birlikte olmak istediğiniz kişinin nasıl birisi olabileceğini önceden kestirebilir misiniz? Ailenizin değerlerini benimsemiş birisini mi kendinize yakın hissedeceksiniz yoksa şu an bulunduğunuz çevreden birisiyle mi birlikte daha rahat edeceksiniz? Bazen insan kültürler arasında kalır. Belki de o özel insan sizin gibi arada kalmış birisi olacak ve sizi anlayacak, anlayış gösterecek. O kadar çok olasılık var ki hepsini değerlendirmek çok zor ve bu noktada bile tek bir doğru yok. Hata yaptığınıza karar verirseniz unutmayın insan hata yapar. Doğru yolda olduğunuza karar verirseniz suçluluk duyma olasılığınız azalacaktır. Tekrar edeyim bir süre geldiğiniz noktada durun. Elimden geldiğince objektif olmaya, kendi inandığım doğruyu telkin etmemeye çalıştım. Çünkü benim doğru olduğuna inandığım şey senin için doğru olmayabilir belki de yaşanılası bir doğru da olmayabilir. Kafa karıştığında yavaş olmak ve beklemek en iyi çözümdür.
Benim uzakta bir erkek arkadaşım var ve bir senedir beraberiz. Ona her şeyimi anlatıyorum, o anlatmıyor. Ameliyat oldum, işi olmadığı halde gelmedi.
Soru: Merhaba. Benim uzakta bir erkek arkadaşım var ve bir senedir beraberiz. İşi ve aile sorunları olduğunu bildiğimden ona her zaman destek olmaya çalıştım ve hala çalışıyorum. Uzaktan bir ilişki çok zor. Bunu zaten biliyorduk, daha iyi anlıyoruz. Ona her şeyimi anlatıyorum, o anlatmıyor. Bunları anlatsa aslında hiç sorun çıkmayacağını, onu anlayabileceğimi söylüyorum. Sorun çıkardığımı ve bir şeyleri yok saymayı beceremediğimi söylüyor. Diğer yandan soğuk konuşsam, tartışsak da beni arıyor. Bir de ben 2 hafta önce kulağımdan bir ameliyat geçirdim. Yanımda olamadı çünkü işleri çok kötü gidiyormuş ve gece yarılarına kadar çalışıyordu. O zaman ona hiçbir şey diyemedim hatta kırılmadım çünkü çok yorulduğunu biliyordum. Fakat aklımdan çıkmıyor bir türlü. Ben çok kötü de olabilirdim ya da Allah korusun burada dedesi ölse de mi gelemeyecekti? Ya da karısı olsam her şey değişir gelir miydi? Her şey bir imza mı o zaman diyorum. Ameliyatımdan sonraki hafta ise ben dikişlerim alınmadığı için, kafamda bir bandaj olduğu için ve doktorun fazla dolaşmamamı söylediği için ona sadece diğer hafta sonu gelsen daha mı iyi olur acaba dedim. Öyle kaldı. Sonra içim rahat etmedi. Randevumu bir gün öne aldırdım ve dikişlerimi aldırarak o bandajdan kurtuldum, rahatladım. Hemen iki tane mesaj yolladım durumu haber verdim, haftaya gelemeyebilirdin çünkü bayram yarın gel mutlaka dedim. Haftaya gelmek istedi. Hafta sonu ise ne çalıştı ne de önemli bir işi vardı.Ya da ben bilmiyorum. Ona kendini bana anlatmasının gerekliliğini anlatıp duruyorum, anlatamam diyor. Her gördüğüm o oluyor çok özledim ama içim çok garip, üzülüyorum. Uğraşlarınız için şimdiden teşekkürler.
Cevap: Selamlar, neden hayatımızı birisiyle paylaşmak isteriz? Bu sorunun size özel bir cevabı var ve bu cevabı siz biliyorsunuz. Diyelim ki çok sevdiğiniz insan bir gemici, gerçekten de altı ay boyunca görüşmeniz imkansız. O zaman sizin gerçekten bir ilişkide neye ihtiyacınız olduğuna karar vermeniz gerekiyor. Ben altı ayda bir görüşerek mutlu olabilir miyim, bana yeterli mi bu zaman? Verdiğiniz cevaba göre bir an önce ne yapmanız gerektiğine karar vermelisiniz. Çoğu kez sorunları görmezlikten gelerek yıllar süren evliliklerin bile bittiğini görüyorum ve üzülüyorum. Önce kendinize sonra arkadaşınıza ne istediğinizi açık ve net söyleyin. Bunu yapamıyorsa buna rağmen siz neden bu ilişkiyi sürdürüyorsunuz? “Çok seviyorum ama” dediğinizi duyar gibiyim. İlişkilerle ilgili diğer sorulara bir bakınız, sizin durumunuzda acı veren bir ilişkiyi sürdüren bir çok kişi olduğunu göreceksiniz. Bazen sevsek de yürümez. Bir başkası içimizde olmayan bir şeyi bize hissettiremez. Elbette bazı şeyleri de yaşayarak öğreniyoruz. Nasıl bir ilişkinin bize göre olduğunu bazen acı çekerek öğreniyoruz. Aynı hatayı tekrarlamadığımız sürece hata yapmak, yanlış seçimler yapmak doğaldır. Aynı hata tekrarlıyorsa yardıma ihtiyacımız var demektir. Kendimizi değiştirmek başkasını değiştirmekten daha kolaydır. Siz yardım alarak değişebilirseniz, belki de bir başkasından alacaklarınıza daha az muhtaç olabilirsiniz. Acaba onun ne düşündüğü, ne hissettiği gibi sorularla kafanızın bu kadar meşgul olması sizin kendine yetemiyor oluşunuzla ilgili mi? Belki de!
Nişanlımı her şeyden çok seviyorum ve bunu ona hem söylüyor hem de hareketlerimle belli ediyorum. Fakat bunun karşılığında ondan da aynı sevgiyi ve ilgiyi göremiyorum.
Soru: Merhabalar, size vereceğiniz cevapta yardımcı olmak amacıyla kısaca kendimden bahsetmek istiyorum. Ben 23 yaşında iyi bir işi ve ortamı olan bir bayanım. Anne baba ayrılığından dolayı babasız büyümüş sevdiklerine candan bağlı birisiyim. Bu durum annem ve nişanlım için çok daha fazla. Benim problemim şu nişanlıma karşı bana göre çok fazla ilgi alaka ve sevgimi göstermek ve ondan karşılığını görememek. Onu çok her şeyden çok seviyorum ve bunu ona hem söylüyor hem de hareketlerimle belli ediyorum; fakat bunun karşılığında ondanda aynı sevgiyi ve ilgiyi bekliyorum. Ona göre de o da bana benim davrandığım gibi davranıyor fakat öyle değil ama kabul etmiyor biliyorum. O da beni çok seviyor ama bilsem de bunu bana hissettirmesini istiyorum ama yapmıyor ve bu sefer ben ona gösterdiğim aşırı ilgiden pişman oluyorum ve yaşadıklarımı hak etmediğimi düşünerek kendimi çok üzüyorum ama bir kaç gün sonra aynı şeyleri yine yapıyorum nişanlıma dozunda ilgi alaka göstermek ve karşılığında onun yapmadıklarından dolayı kırılmamak için ne yapmalıyım? Lütfen bilgi verin problem bende mi?
Cevap: Tek taraflı problem yoktur. Kötü bir uyum vardır, ya da patolojik bir uyum vardır. Bazen iyi gibi görünen şey, örneğin çok fedakar olmak belirli bir ilişki içinde aslında patolojik bir uyuma ve sürmemesi gereken bir ilişkinin sürmesine neden olur. Bir kadın ve erkeğin bir arada olması için pek çok gerekçe vardır. Her çift özeldir ve özel bir uyum gösterir. Ve hepimiz kendimize özel ruhsal ihtiyaçlarımızı farkında olarak ya da olmayarak karşılarız ilişkilerimizde. Kesin emin olamam ama anne baba ayrılığından söz etmenizden yola çıkarak fikir yürütecek olursam eğer, sizin için sevildiğinizin gösterilmesi terk edilmeyeceğinizden emin olmak anlamına geliyor olabilir. Sevdiğinizi belli etmeniz çok güzel. Keşke herkes bunu yapabilse. Ama siz sevginizi sevilmek ve terk edilmemek için olması gerekenden daha fazla gösterme ihtiyacında olabilir misiniz? Nişanlınız kendi ruhsal durumuna uygun dozda sizin yaptığınızı yapsa da bu size az görünüyor olabilir. Eğer durum buysa, sorunuzun cevabı: evet sorun sizde olabilir? Yapmanız gereken de ya da bir eş terapistinin yardımıyla davranışlarınızda değişiklik sağlamak ya da bireysel psikoterapi ile kaygılarınızla uğraşmak ve iç dünyanızda değişiklik sağlamaya çalışmak olmalı.
Hoşlandığım erkekleri saplantı haline getiriyorum.
Soru: Ben 21 yaşında bir bayanım. Benim sorunum hoşlandığım erkekleri saplantı haline getirmem, gün boyu ondan başka bir şey düşünemiyorum. Tüm hayatımı etkileyebiliyor. Lütfen bana bunu açıklayın, kimseye anlatamam, anlamazlar.
Cevap: Aşk bu. Aşk arkadaşça veya arzulu olur. Arkadaşça aşk birlikte zaman geçirip tanıdıkça gelişir. Arzulu aşkın ise bilebildiğimiz bir gerekçesi yoktur. Elbette arzuyla aşık olduğumuz kişinin bizim için çok özel bir anlamı vardır ama bu anlamın farkında değilizdir. Sizin durumunuzda belirli özelliği olan bir erkekten değil hoşlandığınız bütün erkekler için aynı durumun geçerli olduğunu söylüyorsunuz. Bunun bana düşündürdüğü sizin için aşkın anlamının yalnız kalmama veya sevgisiz kalmama olabileceği. Elbette ancak sizi çok iyi tanıyarak ancak bu anlamın ne olduğunu bilebilirim. Bizim için aşkın içinde böyle bilinemez bir anlam varsa, yaşamın pratiklerinde uyuşmayacağımız birine de aşık oluruz. Bu da acılarla dolu bir ilişki demektir.
Uygun erkek kimdir? Tüm bu kafamdaki karmaşadan dolayı uzun vadeli ilişkiler kuramıyorum. Çok çabuk bağlanıyorum. Yalnız kalamıyorum.
Soru: Merhabalar. Benim sorum değişim. Psikoloji ve psikiyatri konusunda iyi bir okuyucu olduğumu düşünüyorum. Ancak beni üzen davranışlarımı değiştiremiyorum. Öncelikle ikili ilişkiler konusunda hemen tutku derecesinde bağlanma yaşıyorum. İnsanlar hakkında düşündüklerimi yüzlerine direk söyleyemiyor ve yaşadığım iki yüzlülükten çok rahatsız oluyorum. Özetle ben, hayır demeyi bilmiyorum. Bunu öğrenmek istiyorum. Bir de son sorum uygun erkek kimdir? Bbayan olduğum için böyle. Belki de uygun insan kimdir, var mıdır? Tüm bu kafamdaki karmaşadan dolayı uzun vadeli ilişkiler kuramıyorum. Çok sosyal ve girişken bir insan olmama rağmen bunu başaramıyorum. Hayatımda bir kişiyi, sevmeyi ve sevilmeyi istemem bağımlılık mıdır? Yalnızlığı sevmiyorum. Evliliği kafamda çok büyütüyor, buraya gidecek bir ilişkim olamadığı için kendimi eksik hissediyorum.
Cevap: Bir soruda çok fazla şey var! Değişim kolay değil, zaman alır. Ama siz en önemli ilk adımı atmışsınız ve değişmeniz gerektiğine karar vermişsiniz. Ruhsal yapınızdan kaynaklanan bir sorun olduğunu fark ederseniz ancak o zaman kendinizi ilişkilerinizde gözleyebilir ve yaptığınız hatalardan ders alabilirsiniz. Bağlanma bir dereceye kadar olağandır. Çünkü hepimiz dünyaya bağımlı varlıklar olarak geldik. Daha sonra annelerimiz ya da bakıcılarımız bizi gelişen becerilerimiz izin verdiği ölçüde dünyaya açılmamızı, önce kelimenin tam anlamıyla kendi ayaklarımız üstünde durmamızda yardımcı oldular, daha sonra da ruhsal olarak yalnız kalmamıza tahammül edebildiğimiz ölçüde izin verdiler. Bu dönemler sırasında sorun olduğunda ise ileri yaşlarda kendi başımıza olmaktan korkar oluruz. Her insanın yalnız kalmaya tahammülü bu dönemlerle ilgili olarak bir birinden farklıdır. Hayatınızda bir kişiyi, sevmeyi ve sevilmeyi istemeniz doğaldır. Ama siz birlikte olduğunuz kişinin ne ölçüde sizinle birlikte olmasına ihtiyacınız var. Eğer onsuz bir gün geçiremiyorsanız, o yanınızda olmadığında eliniz kolunuz bağlanıyorsa burada bir sorun var demektir.
İnsanlara her düşündüğümüzü elbette söylemeyiz, söylememiz de zaten doğru olmaz. Ancak siz kendi haklarınızdan fedakarlık etme pahasına düşüncelerinizi söyleyemiyorsanız eğer burada da bir sorun var ve erkeklerle ilişkinizdeki sorunla bu bağlantılı. İnsanların sizi sevmemesi düşüncesi sizi olması gerekenden çok fazla rahatsız ediyor. Oysa bazıları bizi sevmeyecek. Eğer yapabilirseniz, haklarınızın ne olduğunu belirleyin (yazın), sonra bu haklarınızı kullanabilirseniz hayatınızın nasıl olacağını yazın, aynı şeyi birlikte olduğunuz insan içinde yapın. Unutmayın sevdiğinizden çok fazla isterseniz bu kez onun haklarını elinden alacak onu kendinizden uzaklaştıracaksınız. Son söz olarak kendinizi tutun biraz. Çok çabuk başlarsanız bir ilişkiye zamanınızın çoğunda uygun olmayan ilişkiler yaşayacaksınız. Ayrıca bir süre yalnız kalmanız içinizdeki bütün korkuları (her ne ise) yoğunlaştıracak ve bunlarla uğraşma fırsatı verecek size. Son söz olarak başka sorular da sordunuz bu siteden. Bence yüz yüze yapılacak bir psikiyatrik görüşme ve tedavinin yerini sitemizin alamayacağını artık kabullenin ve lütfen bir uzmana başvurun.
Yakışıklı sayılırım, arkadaşlarım beni yakışıklı buluyorlar fakat istediğim hiçbir kız benimle çıkmayı istemiyor.
Soru: Merhabalar ben 21 yaşındayım ve şu ana kadar hiç kız arkadaşım olmadı. Olmasını çok istedim, hoşlandığım bazı kızlarla konuştum fakat kabul etmediler. Yakışıklı sayılırım, arkadaşlarım yakışıklı buluyorlar. Fakat istediğim hiç bir kız benimle çıkmayı istemiyor. Geçtiğimiz günlerde çok yakın kız arkadaşlarımdan birisi benim herkese dostça yaklaştığımı ve bütün kızların beni kardeş gibi seveceğini fakat hoşlanma gibi bir durum olamayacağını söyledi. Bana yaklaşan kızlar oldu fakat ben kız konusunda çok seçici davrandığım için hiç birine yaklaşamadım. Acaba kız konusunda çok mu abartıyorum çünkü sanki evleneceğim kızı seçecekmiş gibi seçici davranıyorum. Ayrıca benim bu yaşıma kadar kızlarla hiç cinsellik deneyimim olmadı. Cinsellik konusunda erkeklere yakınlık gösterdiğimi düşünüyordum. Şu an o istemediğim yakınlaşmaları yendim. Kadınlara daha çok ilgi duyuyorum fakat örneğin porno bir film izlerken çıplak bir erkek de görmek istiyorum. Acaba bu durum normal mi? Kendimce çoğu şeyi aştım fakat kız arkadaş konusunun da psikolojik olduğunu düşünüyorum fakat onun üzerinde çok durmama rağmen üstesinden gelemedim. Sizce ne yapabilirim ne yapmam gerekiyor? Acaba sorun benim çok seçici davranmamdan mı yoksa önceki cinsel sapma eğilimlerinden mı kaynaklanıyor? Çok teşekkür ediyorum, yanıtlarsanız çok sevinirim.
Cevap: Evlenmeyi düşünerek ilişkilere başlamanızda bir yanlışlık olduğunu düşünmüyorum. Ancak tercih ettiğiniz bu ilişki biçimi içinde yaşadığınız ortamda yaygın bir davranış değilse bu bile sizin yanlış anlaşılmanıza yol açabilir. Karşılaştığınız insanların evliliği ciddi olarak düşünmeden önce cinselliği yaşamakta bir sakınca görmemeleri, fazla duygusal olmanız nedeniyle gereğinden erken bağlanmanızdan korkmaları gibi bir çok sebep nedeniyle sizin duygusallığınızı biraz itici yapabilir. Eğer kadınları cinsel açıdan çekici buluyorsanız ve tercihiniz temel olarak bu yönde ise bir porno filmde erkekleri de çıplak olarak görmek istemeniz önemli bir problem olmasa gerek. Ciddi bir kişilik sorunu olmasa bile özel ve farklı bir kişilik yapısı çevrenizdeki insanların alışageldikleri bir şey olmadığı için de insan ilişkilerinde sorunlara yol açabilir. Eğer şimdiye kadar bir uzmanla görüşmediyseniz tek seans bile olsa psikoterapi deneyimli bir uzmanla görüşmeniz size daha önemli ipuçları verecektir.
Çok mutlu olduğumuz anlarda ama birdenbire benden sıkıldığını ya da soğuduğunu söylüyor. Sonra ama tekrar beni özlüyor ve ben ona tekrar başlayalım deyince başlıyoruz.
Soru: 9 aydır biriyle çıkıyorum, 17 yaşında bir kızım, sevgilim geçmişinde çok acı bir olay geçirmiş ve bunun etkisinden kurtulamıyordu. Dostça yardım etmeye başladım, onunla birçok şey paylaştık ve sonra çıkmaya başladık. Ailesiyle ilişkisi kötü. Ailesinin onu hiç anlamadığını düşünüyor. Beni çok fazla seviyordu ben de onu çok. Çok mutlu olduğumuz anlarda ama birdenbire benden sıkıldığını ya da soğuduğunu söylüyor. Sonra ama tekrar beni özlüyor ve ben ona tekrar başlayalım diyince başlıyoruz. Çok mutlu olduğumuz anlarda böyle olması garip değil mi? Bunun nedeni bir sorun olabilir mi? Sevgisine güvendiğim bir an, özellikle en mutlu anlarımızda birdenbire böyle bir şeyi ileri sürmesi?
Cevap: Evet arkadaşınızın davranışı çok garip ama ailesiyle ilişkisinin kötü olması bir şekilde diğer ilişkilerine de yansıyor olabilir. Arkadaşınızın psikolojik yardıma ihtiyacı olabilir. Ama bu yardımı sizin yapmaya çalışmanız sizi yıpratacaktır. Tavsiyem ne kadar severseniz sevin ilişkinin bütün sorumluluğunu üstünüze almayın. Arkadaşınızı psikolojik yardım alması için ikna edin.
İş yerinde olsun sosyal hayatta olsun tanışmayı ve arkadaş olmayı arzu ettiğim kızlara konu bulup ta bir türlü yaklaşamıyorum.
Soru: Ben Memurum. Bekarım. Dairede olsun sosyal hayatta olsun tanışmayı ve arkadaş olmayı arzu ettiğim kızlara konu bulup ta bir türlü yaklaşamıyorum. Aslında bu cinsiyet ayrımı yapmak da yanlış. Ancak hemcinslerim için bu o kadar sorun olmuyor. Ancak onlar bana yaklaşmadıkça ben onlarla sohbet kuracak konular bulamıyorum.
Cevap: Eğer karşı cinse yaklaşırken yoğun bir heyecan ve olumsuz değerlendirilme kaygısı yaşıyorsanız bir psikiyatrın yardımdan faydalanabilirsiniz. Tedavi gerektiren sosyal anksiyete bozukluğu olabilir. Size konuşacak konu bulmanızda yardımcı olmamı beklemiyorsunuz sanırım. Hemcinslerinizle ne konuşuyorsanız aynısını konuşun derim. Biriyle tanışmak için bir konu bulmanıza gerek yok, tanışmak istediğinizi söyleyebilirsiniz sadece. Konuşacak konuyu sonra birlikte bulursunuz. Tabii ki hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir insanla ilgili hangi konuyu bulursanız bulun iyi bir arkadaşlık olup olmayacağını kestirmeniz zor. Bu kadar söyleyeyim.
Cana yakın bir insanımdır fakat bugüne dek tek bir kız arkadaşım bile olmadı. Yaklaştığım her kız beni hep dostu olarak gördüğünü söylüyor.
Soru: Ben 20 yaşında bir erkeğim. İnsanlarla çok kolay arkadaşlık kuramıyorum. Cana yakın bir insanımdır fakat bugüne dek tek bir kız arkadaşım bile olmadı. Yaklaştığım her kız beni hep dostu olarak gördüğünü söylüyor. Bu güne dek ciddi anlamda 3 kız arkadaşıma teklif ettim fakat hepside anlaşmış gibi beni dostu olarak gördüklerini söylediler. Geçmişimde yaşamış olduğum problemler ki bunlar hemen hemen ergenlik yaşlarıma denk geliyor, beni insanlardan uzaklaştırıyor gibi hissediyorum. Kişilerin benim ses tonumla dalga geçmesi beni çok üzüyor. Uzman bir kulak burun boğaz doktoruna göründüm ses tellerimde bir sorunun olmadığını ancak speech terapi almamın yararlı olabileceğini söyledi. Sesimden dolayı kendimi topluluktan soyutluyorum. Bugüne dek kız arkadaşım olmamasından dolayı annem bile bana farklı gözle bakmaya başladı diyebilirim. Seni psikiyatriste götüreyim böyle bir yönelimin varsa engelleyebilir diyerek beni iyice rencide etti. Bu sebepten dolayı bende kendimden şüphe duymaya başladım. Şimdi fiziki açıdan hoş olan bir erkeğe baktığımda acaba gerçekten dedikleri doğru olabilir mi diye düşünüyorum. Kafayı yiyecek gibiyim. Lütfen bana bir tavsiyede bulunun. İyi çalışmalar dilerim.
Cevap: İnsanların ses tonunuzla dalga geçtiği söylüyorsunuz ama daha fazla açıklama yapmamızsınız. Eğer KBB uzmanı ses tonunuz için konuşma tedavisinin faydalı olacağını söylemişse bence tavsiyesine uymalısınız. Kız arkadaşlarınızın size dostunuz olarak görmeleri olağan ve o kadar da üzülecek bir durum değil aslına. İnanın arkadaş olabilmek sevgili olmaktan daha zordur. Genç insanların fiziksel özelliklere (ses tonu da böyle) daha fazla önem verdikleri de bir gerçek. Henüz sadece yirmi yaşındasınız. Lütfen biraz sabırlı olun, arkadaşlığın ne zaman farklı bir boyuta geçeceğini ve bunun kiminle olacağını kestirmek zordur. Cana yakın olmakla birlikte iş kız arkadaş meselesine geldiğinde doğallığınız bozuluyor mu acaba diye merak ediyorum. Bu meseleyi ne kadar acil ve hayati bir mesele olarak görürseniz o kadar doğallıktan uzaklaşırsınız ve bu da korktuğunuzun başınıza gelmesi demektir. Eğer karşı cinse karşı ilgi duyuyorsanız cinsel kimlik probleminiz olduğunu hiç sanmıyorum. Fiziki olarak hoş bir erkeğe baktığınızda onun hoş birisi olduğunu fark etmekle ona karşı cinsel bir istek duymayı birbirine karıştırıyorsunuz sanırım. Diğer bir ihtimal de yakışıklı bir erkeği görmek size kadınların sizi şimdiye dek çekici bulmamalarını hatırlattığı için rahatsız ediyor ve “acaba ben yeterince erkek değil miyim” diye sormanıza neden oluyor olabilir. Böyle bir endişe duymakla eşcinsel olmayı birbirine karıştırıyor da olabilirsiniz. Diğer taraftan yine de bir psikiyatrla görüşmenizde fayda var. Hiç olmazsa son zamanlarda içinde bulunduğunuz çaresizlik, karamsarlık duyguları ve kendine güven probleminiz üzerinde durulabilir. Hepimiz her yaşta gelişiyor yeni şeyler öğreniyoruz. Sizin için de böyle olacak.
Arkadaşım ikili bir hayat yaşıyor. Bir yandan dini bir yaşantısı var ve ileride İslami bir hayat yaşamak istediğini söylüyor. Diğer taraftan her türlü cinsel fantezisini yaşıyor, insanlara karşı bencilce davranıyor, her şeyin kendi isteklerine uygun olması gerektiğini ve bunun kendisi için bir hak olduğunu düşünüyor.
Soru: Size bir süre birlikte olduğum kişinin ruh hali ve yaşantısı hakkında bazı bilgiler verip nasıl bir problemi olacağı konusunda bilgi almak istiyorum. Ben tedavi görmesi gerektiğini düşünüyorum ancak kendisi bunu kabul etmiyor. Bu kişi 10-19 yaşları arası bir tekke ortamında yatılı kalarak din eğitimi almış bir hafız. Yurtdışında şeriat hukuku okumuş. İbadetlerini kesinlikle aksatmıyor. Hatta fazlasıyla yerine getiriyor. Çok ciddi bir dini bilgisi var. Çevresinde herkes onu bir din alimi gibi görüyor. Hatta insanlar ondan fetva alıyorlar. Buraya kadar bir çelişki yok gibi görünüyor ancak bu kişi çok fazla kadınla ilişki halinde. Aşık olduğunu söylediği bir sevgilisi ve bir nişanlısı var. Ayrıca aynı anda 8-10 kadınla da irtibatı cinsellik de dahil olmak üzere sürüyor. Bunun yanında karşılaştığı her kadına yaş-güzellik - medeni durum gibi kriterler aramadan yaklaşmaya, onları etkilemeye ve hatta kendine aşık etmeye çalışıyor. Bunun için ciddi bir çaba gösteriyor. Özellikle erkeklerle çok fazla yakınlığı olmamış bayanları tercih ediyor aslında. Bütün bunları çok ciddi bir bencillik içinde yapıyor. Bu kişilerle üç beş gün beraber olup kendine aşık ettikten ve cinsel anlamda beraber olduktan sonra bırakıyor. Ama onları bırakırken de etki alanından çıkmamaları için özen gösteriyor. Genelde yaptıklarının islama uygun olmadığını bildiği ve bunun için artık doğru yola girmeye karar verdiği yolunda bir takım hikayeler anlatıyor. Sadece zaman zaman nefsine yenildiğini, aslında böyle yaşamak istemediğini, onun isteğinin İslami bir hayat olduğunu anlatıyor. Bu yaptıklarından herhangi bir rahatsızlık da duymuyor. Nişanlısı ile sadece yurtdışına gitmek için evleniyor ve vatandaşlık aldıktan sonra boşanmayı düşünüyor. Çünkü aldığı üniversite diplomasının Türkiye’de geçerliliği yok. Ama yurtdışına giderse diplomasıyla işini yapabilecek. Bunun dışında insanlara karşı davranışları da bencilce. Her şeyin kendi isteklerine uygun olması gerektiğini ve bunun kendisi için bir hak olduğunu düşünüyor. Çok kolay sinirlenebiliyor ve canını sıkan en ufak bir olayda çok asabi, kırıcı ve aşağılayıcı olabiliyor. Bütün yaptıklarına rağmen kendisinin ahlaken bir sorunu olmadığını ancak onun istediği biçimde bir ilişkiye razı olmayan bayanların tutucu olduğunu iddia ediyor. Cinsel anlamda her tür fantezisini gerçekleştiriyor (aynı cinsle ilişki, grup seks vb). Bir yandan küçücük çıkarları için bile insanları harcamaktan çekinmezken bir yandan da hayatı anlık yaşamak gerektiği, sağlamcılığın ve her şeyi garanti altına alma isteğinin insanı yaşayamaz hale getirdiği yolunda sözler söylüyor. Her şeyini herkesten gizliyor. Çünkü iki ayrı hayat yaşıyor. Bir tarafı çok dindar ve İslami kurallar içinde yaşarken bir başka tarafı her hangi bir insan için bile ahlak sınırların zorlar nitelikte. Ama kendisinde böylesi kusurların olduğunu asla kabul etmiyor. Sürekli cinsel yönden ne kadar iyi olduğunu ön plana çıkarmaya çalışıyor. İnsanlara karşı ciddi biçimde güvensiz ve aynı zamanda aşağılık kompleksi içinde. Bu insanın ruh halinin nasıl olduğunu son derece merak ediyorum. Aslında burada anlatamadığım çok daha fazla şey var. Bunun çok ilginç bir vaka olduğunu düşünüyorum. Yaptığım bazı araştırmalar sonunda tekkelerde yetişen insanlar arasında böyle vakalara sıkça rastlandığını öğrendim. Bana bir fikir verirseniz çok sevinirim teşekkür ederim.
Cevap: Bu arkadaşınızın elbette kişilik yapılanmasıyla ilgili sorunları var. Psikanalitik bir açıklama yapacak olursak üst benlik bütünleşmesiyle ilgili bir sorun var diyebiliriz. Üst benliğimizin oluşumu (süperego) anne babamızın değerleri ve olaylar karşısındaki tutumlarının içselleştirilmesi ile başlar. Eğer anne baba çocuk tarafından çok katı ve cezalandırıcı olarak algılanırsa, çocuğun daha sonraki yaşamında benimsediği kuralları uygularken de o derece katı ve müsamahasız olur. Katı bir üst benliği olan kişi benimsediği kurallarda esnek olamaz ve diğer insanlara karşı da katı olabilir. Zekamız ve mantığımız ile doğru olduğuna inandığımız pek çok şey vardır ki, dürtülerimizin ve duygusal ihtiyaçlarımızın baskısı altında inandıklarımızı uygulamaya koymayı başaramayabiliriz. Bu bilgilerin ışığı altında arkadaşınızın benliğinde bir tarafta inandığı bir değerler sistemi dururken diğer tarafta cinsel dürtüleri ve başka psikolojik ihtiyaçları duruyor. Arkadaşınızın dindarlığını tamamen bir tarafa koyacak olsak bile, yaşadıkları üst benlik yapılanmasından öte sorunlar olduğuna işaret ediyor. Muhtemelen katı bir üst benliğin baskısı altında eziliyor ve ortaya çıkan düşük benlik saygısını onarmak için çaresiz bir şekilde eline geçen fırsatları değerlendirmeye çalışıyor. Genel olarak tekkelerde böyle insanların çok olduğu konusundaki yorumunuza gelince bu konuda bir yorum yapmam yanlış olur. Bütün bir gruba genelleme yapmak doğru olmaz. Kişisel bazda değerlendirme yapmak daha doğru olur. Ancak günümüz Türkiye’sinde ılımlı ve uyumlu dini yorumlar içinde, daha izole ve katı bir dini yorumun tercih edilmesinin altında kişinin bulunduğu alt kültürün etkileri olduğu kadar psikolojik yapısı, özellikle katı üst benlik yapılanmasının rolü olabilir.
Bir kızı seviyorum. Duygularımı kıza söyledim ama bana ben kimseye özel ilgi gösteremem dedi.
Soru: Merhaba, ben bir kızı seviyorum. Bu duygularımı kıza söyledim ama bana ben kimseye özel ilgi gösteremem dedi. Bana bundan sonra normal bir arkadaş olmayı teklif etti. Ben bundan çok etkilendim. Bu işe canım çok sıkılıyor. Bu durumda neler yapmam gerekiyor?
Cevap: Ne mi yapacaksınız? Elbette hayatınıza devam edeceksiniz. Herkes herkesi sevmiyor. Şairin dediği gibi “sen elmayı seviyorsun diye elma da seni sevecek değil”. Siz neden bütün kızlardan hoşlanmıyorsunuz? Hatta çok güzel bulduğunuz bir kız bir nedenle size çekici gelmeyebilir. Kızın size söylediği sizi daha az değerli kılmaz. Onunla arkadaşlık mesafesinde kalmalısınız. Bazen zamanla farklı bir sevgi gelişir. Siz gene de buna umut bağlamayın. Onun yalnızca arkadaşlığından keyif alabiliyorsanız arkadaş olun. Yok keyif almıyorsanız zaten sevgili olsanız ne olacak? Gene de atlatamazsanız bir terapiste başvurun.
Ona asla bilerek-bilmeyerek zarar vermeyi istemedim ama o bunu bilinçli yapılmış bir şey olarak görüyor. Onunla evlenmek istediğimi daha önce de söylemiştim ancak o evlilik de istemediğini söyledi.
Soru: Merhaba, öncelikle siteniz için ve yapmış olduğunuz hizmet için tebrikler ve teşekkürler. Sorunum şöyle: bundan yaklaşık 10 ay önce bir bayanla tanıştım, başlangıçta tanışır tanışmaz hemen çıkmaya başladık ancak 10 gün sonra bana çok kötü davranarak ve beni kendinden soğutmayı amaçlayarak bu işin daha fazla olmayacağını söyledi ve onunla arkadaş kalmamı istedi. Bende bunu saygıyla karşılayıp arkadaş olarak devam ettik. Hatta ilişkimiz gittikçe dostluk boyutuna ulaşmaya başladı. Sürekli ona karşı anlayışlı ve sevecen davrandım, onu hiç kırmadım. İlişkimiz çok güzel bir boyutta gidiyordu. Bana her türlü sıkıntımda destek olmaya çalışıyordu. Çıkan bir çiftten daha çok daha sık görüşüyorduk. Onu gerçekten çok seviyordum ve aşıktım. Bu duygumdan oldukça emindim. Ancak ilk seferde onun beni istememiş olması beni çok korkutuyordu. Bundan dolayı onunla bir kez daha böyle bir ilişkiye yeniden başlamak beni ürkütüyordu. Ben bu arada başka ilişki arayışlarına da girmiştim. Hala onu seviyordum ancak kendi düzenimi kurmak, düzenli ve sağlıklı bir ilişki arzuluyordum. Durum böyle giderken benim başka biri ile bir ilişkiye başlamak üzere olduğumu fark etti ve bunun üzerine bana ilgisi olduğunu ve duygularından emin olduğunu, en baştaki durumdan farklı olduğu ve beni artık tanıdığı için bir ilişkiye onay vereceğini söyledi ve biz yeniden başladık. Bu arada benim niyetimin bu tarz ilişkilerde gündelik olmadığı, ileri dönük (evlilik) düşündüğümü de çok iyi biliyordu. İlişkimiz çok güzel başladı, ona karşı her zamanki gibi nazik ve anlayışlı davranıyordum. Artık ilişkimizde cinsellik de vardı ve ben bu tarz bir birlikteliği ilk kez yaşıyordum. Birlikte olduğumuz ilk gece de iki kez birlikte olduk. Birincisinde ben korundum. Ancak ikincisinde korunmadım ve o da buna onay verdi. Hatta bunu o istedi. Bu arada benim erken boşalma gibi bir problemim de var. Ancak ben bunu sorun etmiyorum. İkinci birleşmede ben kendimi tutamayarak onun içine boşaldım. Ve olan oldu. Beni inanılmaz bir biçimde tersleyerek bunu bilerek ve isteyerek yaptığımı ima etti. İstem dışı bir hamilelik istemediğini ve böyle bir şey olursa onu bir daha görmeme asla izin vermeyeceğini söyledi. Çünkü biliyordu ki benim için en büyük azap onu tamamen kaybetmekti. Bu olayın üzerinden 20 gün geçti ve benimle görüşmek istemiyor. Halbuki ben onu yanında olmak, sıkıntısını paylaşmak, yardım etmek istiyorum. Ona asla bilerek-bilmeyerek zarar vermeyi istemedim ama o bunu bilinçli yapılmış bir şey olarak görüyor. Onunla evlenmek istediğimi daha önce de söylemiştim ancak o evlilik te istemediğini söyledi. Ve onu bir kurban olarak kullandığımı bana söyledi. Bunu nasıl düşünür, nasıl böyle bir yaklaşımda bulunur inanamıyorum ve çok kötü durumdayım. Üstelik bu davranışı sergileyen kişi bu işin uzmanı, yani meslektaşınız! Aslında ben daha profesyonel bir yardım görmek arzusundayım. Üstelik ben bunları yaşıyorken depresyon tedavisi de görmekteydim. İnanın bana kendimi çok kötü hissediyorum. Aslında bu konuda özel tedavi görmenin daha uygun olacağı düşüncesindeyim. Lütfen bana bu konuda yardımcı olun. İlginize şimdiden teşekkürler. Zannederim bu problemim siz ve benim aramda kalacaktır. İyi Çalışmalar.
Cevap: Sondan başlayayım. Soracağınız sorular ve cevaplar sitemizde yayınlanıyor. Böyle olduğunu uyarılarda tekrar tekrar belirttik. Yayımlanmamasını lütfen istemeyiniz. Sorunuzun cevabına gelince, bayan arkadaşınızı anlamaya çalışmamanızı tavsiye ederim. Davranışının mantıklı bir psikolojik açıklaması olsa da bunun sizin vereceğiniz kararda bir etkisi olacağını sanmıyorum. Korunmamayla ilgili olarak sizi suçlamasına da anlam veremedim. Böyle bir kazanın olabileceğini her iki tarafın da dikkate alması gerekiyordu. Birbirini suçlamanın anlamı yok. Çok özetle sizinle birlikte olmak istemeyen birinin etkisinden kendinizi kurtaramıyorsanız, sizin profesyonel yardım almanızı öneririm. Siz ilk kez cinselliği bu bayanla yaşadığınızı söylüyorsunuz. Yaşadığınız cinselliğin duygularınızı yanıltabileceğini unutmayın. İlişkilerde cinselliğin erkenden yaşanmasının ileride ilişkinin ya da evlilik söz konusu olursa evliliğin başarısını olumlu etkilemediğine dair bilimsel çalışmalar mevcuttur. Eğer siz evlilik düşünüyorsanız, bu konuda tereddüt yaşayan birisiyle ilişkiyi daha da sürdürerek tabiri caizse kendi kuyunuzu kazıyorsunuz demektir. Bir an önce bireysel bir yardım alın. Sizin durumunuzda bu tür konularda daha deneyimli olduğu için ilişki terapisti, evlilik ya da çift terapistinden bireysel yardım almak akıllıca olacaktır.
Evliliğe hazır olmadığını 2 sene sonra bile evlensek bunu istemediğini, bunun için beni kaybetmeye bile hazır olduğunu söyledi.
Soru: Merhaba, size danışmak istediğim konu; 3 yıldır bir birlikteliğim var çok kolay bir birliktelik değildi, çünkü bu ilişkinin ilk 9 ayında birlikteydik ve geri kalan sürede hep ayrı yerlerdeydik, ben yurtdışına gittim, geldim ve şu an erkek arkadaşım başka bir şehirde çalışıyor. Ben de başka bir şehirde yüksek lisans yapıyorum, 1-1,5 ayda bir görüşüyoruz. Hiç kolay birisi değil, en küçük bir olayda ve bezende ortada hiçbir neden yokken benden ayrılırdı, sonra pişman olur ve tekrar birleşirdik, bu olay çok sık oluyordu ve her seferinde bir daha yapmayacağına dair söz verirdi. Ve bunları bir şekilde atlatırdık. İlişkimizde evlilik kararı aldık ve 2003 eylül gibi nişanlanmaya karar verdik, ve yine 1 hafta önce tartıştık ve yine ayrılmaya karar verdi, bugün telefonda konuştuk ve asıl ayrılmasının nedeninin evliliğe hazır olmadığını 2 sene sonra bile evlensek bunu istemediğini, bunun için beni kaybetmeye bile hazır olduğunu söyledi, kendisinden iyi bir eş olamayacağını ve onun iyi bir eş olmadığını anladığım zaman benim onu evlendikten sonra terk edeceğimi, böyle olmaması içinde şimdiden yolumdan çekildiğini söyledi, fakat hala beni çok sevdiğini biliyorum. Ben de ona bir danışmana danışmasını söyledim, pek yanaşmadı, fakat düşüneceğini söyledi. Size en kısa şekilde özetledim. Size sormak istediğim, erkek arkadaşım büyük bir ihtimalle danışmana gitmeyecek ve ne yapacağımı bilmiyorum!
Cevap: Erkek arkadaşınız danışmana gitmese bile sizin gitmeniz gerekiyor. Eğer evlilik ve kadın erkek ilişkileriyle ilgili diğer sorulara göz atacak olursanız iyi gitmemesine ve acı vermesine rağmen “aşk” uğruna devam eden ne kadar çok ilişki olduğunu göreceksiniz. “Hiç bir neden yokken” sizden ayrılan arkadaşınızın “evliliğe hazır olmaması” ve şu anki haliyle “iyi bir eş olamaması” maalesef doğru olabilir. Birbirinizi sevmeniz mutlu olmanız için yeterli değil. Bunları söylemek için bir psikiyatr olmak gerekmiyor farkındayım. Edebiyat literatürü mutsuz aşkların hikayeleriyle doludur. Arkadaşınızın ilişkiyi nedensiz bir şekilde tekrar tekrar bitirmesi nasıl onun yanlışıysa, sizi terk edip duran biriyle ilişkiyi devam ettirmek de sizin tarafınızdan bir yanlış mıdır takdirinize bırakıyorum. Yönlendirici olmak istemiyorum. Bana öyle geliyor ki siz doğru kararın ne olduğunu biliyor fakat uygulayamıyorsunuz. Arkadaşınız gitmese de siz kendiniz için doğru olanı bulmak ve uygulama gücünü kazanmak için bir uzmanla (evlilik terapisti, çift terapisti, ilişki terapisti) görüşmenizi tavsiye ederim.
Kızın bana karşı bir ilgisi de yok herhalde ama onu aklımdan çıkaramıyorum.
Soru: Bir kız var bizim sitede çok güzel bir kız benim yaşımda. Kızı seviyorum fakat ona belli edemiyorum, utanıyorum. Kızın bana karşı bir ilgisi de yok herhalde ama. Onu aklımdan çıkaramıyorum. Nasıl belli etmeliyim onu sevdiğimi?
Cevap: 17 yaşındasınız ve sizinle ilgilenmeyen birisi başka her şeyi unutturacak kadar kafanızı kurcalıyor. Yakın ilişkiler kurma becerisini kazanmak ergenlik döneminde kazanılması gereken becerilerden yalnızca bir tanesidir. Önemli bir diğer amaç da erişkin yaşama hazırlanmak ve hayatın sorumluluklarını (ailemizden ayrıldığımızda) tek başımıza üstlenebilmek için gerekli bilgi ve becerileri kazanmaktır. Sıcak bir aile ortamının olmaması ergenin dış dünyada sevgi ve sıcak ilişkiler kurmada biraz erken davranmasına ve bu konuyu olduğundan erken ve aşırı önemsemesine neden olabilir. Bir hastam henüz 13 yaşındayken erkek arkadaşını bir başka kızla birlikte gördükten sonra o kadar büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı ki intihar girişiminde bulundu. Bu hastam ailesinde büyük sorunlar yaşıyordu ve anne babasının kendisini sevmediğini düşünüyordu. Erkek arkadaşı onun için belki de sevgiyi bulabileceği tek kişiydi onun henüz küçük dünyasında. Sorunuza gelince. Ben sorunuza istediğini biçimde yanıt vermeyeceğim. Bu şekliyle sorunuzu diğer arkadaşlarınıza da sorabilirsiniz. Ona sevdiğinizi söylemenize gerek yok, arkadaş olun. Arkadaş bile olamıyorsanız eğer ne olabilirsiniz ki?
"Ben seni sevgili değil arkadaş olarak görüyorum" dememesi için ne yapmalıyım?
Soru: Selam, ben sizden kadın erkek ilişkilerindeki sevgili ve arkadaşlık ayrımı hakkında yardım istiyorum. Yanı hoşlandığım birine bunu nasıl belli etmeliyim ve onun "ben seni sevgili değil arkadaş olarak görüyorum" dememesi için ne yapmalıyım? Yardımcı olursanız sevinirim
Cevap: Aşk her zaman ilk görüşte başlamıyor. Bazen aşk zaman içinde tanıdıkça gelişir. Eğer sizi arkadaş gibi gördüğünü düşünüyorsanız, siz de arkadaş olarak kalmaya devam edin. Hem iyi bir arkadaşı kaybetmemiş olursunuz, hem de gelişme olasılığı olan bir sevgiyi kaybetmemiş olursunuz. Bakarsınız aradan geçen zaman içinde kendisini tanıdıkça sizin de duygularınız değişir. Ne kadar sabrınız olduğuna, kaybetmeyi göze alıp almamaya siz karar vereceksiniz. Size aşık olması için bir çırpıda yapılacak ya da söylenecek bir şey olduğunu sanmıyorum, böyle bir aşkın kalıcı olacağını da düşünmüyorum.
10 aydır beraber olduğum kişinin son 4 aydır sürekli yalan söylediğini, kendini olduğundan başka biriymiş gibi gösterdiğini fark ettim.
Soru: 10 aydır beraber olduğum kişinin son 4 aydır sürekli yalan söylediğini, kendini olduğundan başka biriymiş gibi gösterdiğini, yapamayacağı şeyler vaatettiği için bana ve çevresindekilere ve de kendine zor durumlar yaşattığını, ani sinirlilik hali ile bağırma kavga tehdit gibi durumlarla karsılaştığımı ve çok dengesiz tutarsız olduğunu çok üzülerek seyrediyorum. Yalanları yüzünden şu anda borç içinde çünkü ben maddi destek vermiyorum. Onu zor zamanlarında desteksiz bıraktığım için suçluyor. Borderline’a yakın sanırım bu tablo. Onu çok seviyorum ama bu şekilde yaşayamam. Evlenme planları yapıyorduk. Yapabileceğim bir şey olup olmadığını merak ediyorum. Daha önce bir psikiyatriste gittik. Ama kendi dünyasından bahsedince. Bu arada gerçekler dışında bir dünyası var. Olmasını istedikleri, antidepresan verdi (Selektra). Düzenli kullanmadı tabi. Tedavi olmazsa bir şekilde kendisine ve çevresine zararlı olacak diye endişeleniyorum.
Cevap: Arkadaşınız sorunun kendisinden kaynaklandığı fart etmediği sürece sizin yapabileceğiniz bir şey olduğunu sanmıyorum. Ona maddi destek vermemeniz yerinde bir karar. Ancak yaptıklarının sonucu olarak zor duruma girerse durumun vahametini kavrama ihtimali olabilir. Kendisine ve çevresine zarar vermesinden korktuğunu söylüyorsunuz, şimdiden size yeterince zarar vermiş sayılır. Size tavsiyem kendinizi koruyun. Bir şeyleri kaybetmediği sürece arkadaşınızın sorunun kendisinde olduğunu fark etmesi güç.
27 yaşında olmama rağmen hiçbir kız arkadaşım olmadı. Sanırım ters tepki almaktan korkuyorum.
Soru: Merhaba, şu an 27 yaşında olmama rağmen hiçbir kız arkadaşım olmadı. Bunun benim ailemde tek çocuk olmamdan, daha önce gençliğin daha çok bulunduğu mekanlarda bulunmamamdan ya da fazla arkadaşımın olmamasından kaynaklandığını söyleyebilirim. 2001 yılında askerliğimi tamamladım. Daha önce bir firmada çalışıyordum ve 1999 yılında firmamızın İzmir şubesinde bir kızla tanışmıştım. Onun benden hoşlandığına emindim. Ama yine de cesaretimi toplayıp onunla konuşamadım. Şu anda onu kesinlikle unutmuş değilim. Geçen sene onu bir kafede görmüştüm. O da beni gördü ama yine de en azından bir "Merhaba" bile diyemedim. Bunun neden kaynakladığını bilmiyorum. Sanırım ters tepki almaktan korkuyorum. Çok geç kaldığımı biliyorum ama şu anda bu konu ile ilgili neler yapabilirim? Veya ondan olumsuz bir cevap alırsam başka kişilerle ne şekilde iletişim sağlayabilirim? Yardımcı olursanız sevinirim.
Cevap: Hiç bir şey için geç kalmış sayılmazsınız. Özellikle romantik bir ilişki başlatmak amacıyla karşı cinse yaklaşmak pek çok erkek için hiç de kolay değildir ve biraz heyecan hissedilmesi, kalbin çarpması vs gibi duyguların olması olağandır. Sizi diğerlerinden tek ayıran şimdiye kadar hiç teşebbüs etmemiş olmanızdır. Benzer çok soru soruldu ve cevapladık. Karşı cinsle ilişkilerinizi bir tarafa bırakacak olursak hemcinslerinizle de fazla arkadaşlığınızın olmadığını söylüyorsunuz. Sanırım en mantıklı şey önce hemcinslerinizle daha yakın arkadaşlıklar kurmak olmalı, böylece sosyal ortamlarda daha fazla tecrübe kazanırsınız. Her seferinde küçük adımlar attığınızda ne kadar çok yol kat ettiğinizi göreceksiniz. Hızlı koşmak ya da büyük adımlar atmak da yorucu olur. Merhaba bile demeden çıkma teklif edilemez. Bir merhabanıza da olumsuz tepki gösteren kişinin kendisinin tedaviye ihtiyacı var demektir. Sosyal fobiye dair yazılarımıza ve soru cevaplara bakınız.
Biraz daha kültürlü, okumuş, zengin ve de kendine daha fazla güvenen bir erkek olsaydı hiç düşünmezdim diyorum kendi kendime.
Soru: Şu ana kadar hiç ilişkim olmadı ve bende birine aşık olup mükemmel bir ilişki yaşama isteği saplantı oldu. Hep platonik aşklar yaşayıp çok acı çektim. Bana ilgi duyanları da bu platonik aşklarım yüzünden hep refüze ettim. Şu an bir platonik aşkım platonik olmaktan çıktı. Görüşüyoruz ve onun bana gerçekten aşık olduğunu bilmek beni çok mutlu ediyor. Fakat ben çok dengesiz davranıyorum bu aralar. Bazen onla olduğum için çok mutlu oluyorum bazen de onu hiç istemiyorum. O bana hiç yakışmıyor diyorum. Yani halen çok kararsızım. Dün ayrıldım ama şu an hala konuşuyorum onla. Yani fikrimi değiştirirsem tekrar başlayacak ilişkimiz. O benim avucumun içinde bunu biliyorum. Gerçekten insan olarak çok düzgün bir insan fakat beni kararsız kılan şey onun sosyal statüsü. 27 yaşında, üniversite okumamış, kendi işi var ama büyük paralar kazanmıyor. Sosyal çevremiz farklı o başka bir şehirde. Benim asıl oturduğum şehirde yani. Bense okuduğum için İstanbul'dayım. Yani kısacası o biraz daha kültürlü, okumuş, zengin ve de kendine daha fazla güvenen bir erkek olsaydı hiç düşünmezdim diyorum kendi kendime. Ama onun bana beslediği duygulardan dolayı ondan vazgeçemiyorum da; çünkü ilk defa platonik takılmıyorum. Zaten çok zor beğenen birisiyim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ona tekrar şans versem mi? Ama 2 gün sonra yine bu kararımdan dönmekten de korkuyorum. Onu şamar oğlanına çevirmek de istemiyorum. Sonuçta onunda bir kalbi var hem de çok temiz. Kafayı yiyeceğim, açım aç sevgiye.
Cevap: Yalnızca sizi sevdiği için bir insanla birlikte olduğunuzu söylüyorsunuz. Sevginin zaman içinde gelişmesi ve onu daha çok sevmeniz elbette mümkün ama arkadaşınızı pek çok açıdan kendinize uygun bulmadığınızı da belirtmişsiniz. Doğru kararın ne olacağını bildiğinizi ama bu kararı vermekte zorlandığınızı anlıyorum. Tek sorun bu kişiyle yaşadığınız kararsızlık değilmiş gibi görünüyor. Sanırım şimdiye kadar karşı cinsle ilişkilerinizde yaşadığınız bütün sorunlar bir arada değerlendirilmeli. Mükemmel ilişkiyi mi bekliyorsunuz yoksa genel olarak erkeklerle ilgili bir ikilem mi yaşıyorsunuz. Bir yandan doğal olarak yalnız kalmak istemezken diğer yandan bir birliktelikte sizi kaygılandıran şeyler de mi var? Sorulara cevap verirken beni en çok zorlayanları ilişki sorunları oluyor inanın. Çünkü çoğu kez çok kapsamlı bir değerlendirme bir kaç paragraflık bilgiyle mümkün olmuyor. Çözüm de çoğu kez basit bir tavsiyeden çok uzun bir terapi sürecidir.
Yakın arkadaşlarımın ve sevgilim olmaması beni acayip üzüyor. Terk edilmekten korkuyorum. Duygularım çok değişiyor.
Soru: Merhaba, tahminen 5 seneye yakın ilaç kullanıyorum. 26 yaşındayım. Bir süre Cipram kullandım. 1 seneye yakın ise deAnafranil ve Tegretol kullanıyorum. En son gittiğim doktor obsesyon teşhisi koydu, yapılan Rorschach testinde ise, paranoid bozukluk ve borderline durum çıktı. Kullandığım ilaçlar depresyonuma iyi geliyor, yani şu anda depresyonda değilim ama yıllardır terk edilme korkum benim peşimi bırakmıyor ve ne tesadüftür ki yakın arkadaş olduğum tüm insanlar beni bir şekilde terk ediyor. Şu anda 1 tane arkadaşım yok. 26 yaşındayım ama hiç sevgilim olmadı. Bazen bir insana kafayı takıyorum ve ondan çok şey bekliyorum. Çok aramasını, benimle çok ilgilenmesini… Bunları yapmadığı zaman öfke nöbetleri yaşıyorum ve öfkemi kontrol edemiyorum. Bu konunun dışında da sinirli bir insan hiç değilim. Hiç kimseye terk edecek beni nasılsa diye hiç güvenemiyorum. Yakın arkadaşlarımın ve sevgilim olmaması beni acayip üzüyor ve bu durumu kafama takmış durumdayım ki bu yeni bir şey değil yıllardır devam ediyor. Kendimi bu yalnızlığımdan dolayı işime verdim, gazeteciyim, neredeyse izin bile yapmadan çalışıyorum. Her olayı terk edilme olarak algılıyorum. Biri beni aramasa terk etti beni diyorum, hatta yazı yazamasam veya resim yapamasam bile beni bu yeteneklerim de terk etti diyorum. Duygularım ve kararlarım çok sık değişiyor. Aynı soruya bile gün içinde verdiğim cevap farklı olabiliyor. Durduk yere birinden nefret edebiliyorum veya gereksizce sevebiliyorum. Bir ortama girdiğimde örneğin bir bakmışım gayet konuşkan ve sevimli iken, aniden kopuyorum ve saatlerce konuşmadan durabiliyorum. İlaçlar başka pek çok konudaki problemimi çözdü, isteksizlik, zevk alamama, sıklıkla ağlama, moral bozukluğu gibi... Ama bu konular çözülmüyor. Yanlışlık nerede bulabilmiş değilim. Yapılan testte borderline durum çıkmıştı ama doktor bununla pek ilgilenmedi ama ben öyle olduğumu düşünüyorum. Benim durumum nedir? Bir de aşırı unutkanlık ve dalgınlık olmaya başladı. Örneğin bazen restoranda yemek yiyorum ve tam hesabı ödeyeceğim, ne yediğimi bir 5-6 saniye hatırlayamıyorum, işte her dakika iletişim halinde olduğum insanların isimlerini unutuyorum filan... Eskiden böyle bir problemim yoktu. Kullandığım ilaçlar belli bir süreden sonra böyle yan etkiler yapabilir mi?
Cevap: Obsesyon, paranoid bozukluk, borderline, depresyon, terk edilme korkusu birbirinden çok farklı tanılardan söz etmekle birlikte, genel olarak yazdıklarınızda kendinizle ve diğer insanlarla ilgili “iyi-kötü” algınızda değişiklikler en belirgin kişilik özelliğiniz olarak ortaya konulmuş. Terk etme “kötü” birinin yapacağı en büyük kötülük sizin için. Büyüme gelişmemizde önemli rol oynayan kişilerin sürekli, kararlı ve “iyi” bakımından (sevgisinden) mahrum olmak genellikle tarif ettiğiniz şikâyetlere yol açıyor. Tanı ne olursa olsun terapi size özel olacaktır. Bu nedenle yüzeydeki duygulanımları tedavi etmek için hangi ilaç kullanılırsa kullanılsın sizin durumunuzu anlamak yalnızca yüzeydeki bulgulara bakılarak yapılamaz. Bütün hayatınızı bir puzzle bir bilmece gibi düşünecek olursak parçaları tek tek birleştirerek anlamlı bir bütün oluşturmak mümkün olabilir. Unutkanlık ve dalgınlık şikâyetlerinizi açıklayacak birçok sorun var. İlaçlarla bağlantılı olma ihtimali düşük gibi görünüyor.
Bir kız arkadaşım olmasını istiyorum fakat kesinlikle kızlara yaklaşamıyorum.
Soru: Merhabalar ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Bir kız arkadaşım olmasını istiyorum fakat kesinlikle kızlara yaklaşamıyorum. Hoşlandığım kızlar oluyor ama tanışacak cesareti kendimde bulamıyorum. Sadece geçen yıl 3 aylık bir ilişki yaşadım fakat kız arkadaşım gelip bana açıldı. O açılmasaydı kesinlikle açılamazdım. Kendimde bu cesareti kesinlikle bulamıyorum ve kimsenin beni beğenmeyeceğini düşünüyorum. Bu konu arkadaşlarım arasında da alay konusu oluyor bazen. Ailemle de ilişkilerim kopuk olduğu için kendimi çok yalnız ve umutsuz hissediyorum. Artık hiç bir şeyden zevk almamaya başladım. Sizce ne yapabilirim? Çok teşekkürler, Saygılar.
Cevap: Değerliliğinizi yalnızca karşı cins tarafından beğenilmeye bağladıysanız, bu kadar gerilim altında elbette karşı cinsle yalnızca konuşmak bile sıkıntı yaratacaktır. Sizi değerli kılan birçok şey olduğunu bilmeli ve bunlara vakit ayırmalısınız. Mademki “çıkma”yı amaçlayarak “duygusal ilişki”yi hedefleyerek ilişkiyi başlatmak çok zor öyleyse yalnızca arkadaşlığı hedefleyerek arkadaşlık kurmayı deneyin, hiç bir şey beklemeden. Bunu yapan çok az erkek olduğu için beklediğinizden fazlasını bulacaksınız. Yine de başaramazsanız bir uzmana görüşün. Hiçbir şeyden zevk almama bir depresyon belirtisidir. Depresyon da insan ilişkilerinde sorunlara yol açabilir. Görüşeceğiniz uzman depresyon açısından da durumu değerlendirecektir.
İlişki içerisinde bayanın erkekten yaşça büyük olmasının getireceği sorunlar?
Soru: Merhaba, yaşım 26. İzmir'denim. Mühendisim. 2,5 senedir birlikte olduğum ve benden 5 yaş büyük bir kız arkadaşım var. 2,5 senedir ilişkimizle ilgili her şey mükemmele yakın şekilde ilerliyor. Hayattan aldığımız zevk beklentilerimiz, dinlediğimiz müzikten tutunda giyim tarzımıza kadar her şey çok özdeş. Beraberken birbirimizi çok mutlu ediyoruz ve hayata karşı daha bir derin dayanma gücü buluyoruz. Ancak doğaldır ki artık akşam ayrılıp ayrı ayrı evlere gitmek bile çok sinir bozucu gelmeye başladı. İlişkimizi evlilik boyutuna taşımak konusunda ikimizin kafasında soru işareti olmamasına rağmen benim ailemin çok sert ve yoğun tepkisiyle karşı karşıyayım. Onun ailesinin bakış açısı çok olumlu ancak özellikle benim annem yaş farkının şimdi olmasa da ileride yaratacağı sorunları bahane ederek karşı çıkıyor. Bense onların da rızası ile bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Acaba herkesin mutlu olmasını mı bekliyorum. Yani kendi isteklerim doğrultusunda kesin kararlı hareket etmek ailemin beni daha çok ciddiye almasını ve uzun vadede işlerin yoluna girmesini sağlar mı? Sizce evlilikte bayanın erkekten büyük olması nasıl bir durumdur? Uzman gözüyle ne tür potansiyel tehlikeler bizi bekliyor olabilir. Teşekkür ederim
Cevap: Bu soruya cevap vermek kolay değil. Eşler arasındaki çekim gücü tabiatımız gereği doğurganlıkla bir şekilde ilişkilidir. Bunu sosyal ya da biyolojik evrimsel açıdan da açıklamak mümkün olabilir. Genç kadın daha uzun süre doğurgan olacaktır ve erkek nedenini bile bilmeden kendisinden daha genç bir kadını çekici bulur. Sosyal kurallar ve beklentiler de muhtemelen bu biyolojik alt yapı ve genetik kodlar çerçevesinde şekilleniyor. Tek bir çift üzerinden hareket edecek olursak eğer bu genetik koda aykırı düşen bir durum varsa o zaman bir psikiyatr olarak düşündüğümde acaba genetik koda rağmen farklı davranmaya, farklı çekim oluşturmaya yetecek kadar güçlü psikolojik bir gerekçe var mı diye düşünürüm. Psikolojik açıdan eğer böyle güçlü bir gerekçe varsa, ileride şimdi sizin için çekicilik kaynağı olan bu problem acaba ileride aranızda bir çatışmanın kaynağı olabilir mi diye düşünürüm. Biyolojik açıdan ilerleyen yaşla meydana gelecek fiziksel değişimler acaba biyolojik kodların gücünün baskın gelmesine neden olarak eşinize duyduğunuz ilginin azalmasına neden olabilir mi? Elbette çaba harcandığı takdirde birçok sorunun üstesinden gelmek mümkün olabilir. Son karar sizin ve bilimsel olarak ortalamadan farklı olsanız da kesin bir şey söylememiz mümkün değil maalesef.
Cinsel isteğini kaybettiğin biri ile evlenmek ne kadar doğru?
Soru: Daha önceki soruma istinaden olacak ama şunu sormak istiyorum. Cinsel isteğini kaybettiğin biri ile evlenmek ne kadar doğru? Her yönden mutlu olabileceğin ama sadece cinsel istek duymadığın biriyle gelecek nasıl olur? Cinselliğin evlilik hayatındaki yeri nedir?
Cevap: Daha önceki sorularla bağlantılı cevaplar vermediğimizi uyarılarda belirtmiştik. Bu sorunuz içeriği dikkate alınarak şu cevap verilebilir. Cinsel uyum da evlilikte önemli faktörlerden birisidir. Cinselliğin evlilik hayatındaki yeri herkes için farklı ölçülerdedir. Birçok açıdan uyumsuz olsa da cinsel uyumu tam olduğu için sürebilen evlilikler olduğu gibi, tersi de görülebilir. Bence burada anahtar kelime “kaybettiğin”dir. Demek ki cinsel istek var idi ama sonradan yok oldu. Sorulması gereken soru şudur: cinsel isteğin kaybına yol açan nedir? Bir başkasıyla başlatacağınız bir yakınlıkta da acaba aynı şekilde cinsel isteğiniz kaybolabilir mi? Bu soruların cevabını bulmadan yalnızca cinsel isteğinizi kaybettiğiniz için eş değiştirmek bir kısır döngüyle sonuçlanabilir.
Biri ilgi gösterince ona adeta köle oluyorum. Sürekli aşık oluyorum ama sanırım aslında hiç sevemiyorum.
Soru: Merhaba, ben 25 yaşındayım annemi ve babamı yıllar önce kaybettim. Sanırım bu yüzden kişilik bozuklukları yaşıyorum. Sürekli ilgi bekliyorum. Ama bunu saklı tutuyorum. Biri ilgi gösterince ona adeta köle oluyorum. Sürekli aşık oluyorum ama sanırım aslında hiç sevemiyorum. Birini sevince ölesiye seviyorum. Yardım almam gerekiyor mu bunu bilmek istiyorum ve ben rahatsız mıyım? Teşekkürler.
Cevap: Yardım alma kararı sorunlarınızın yaşamınızı ne ölçüde etkilediğine bağlı. Kişilik özellikleriniz sağlıklı dengeli ilişkiler kurmanıza engel olduğuna göre evet yardım almanız gerekir. Aşkta teslimiyet vardır ama karşılıklı olduğu sürece sağlıklıdır. Haklarınızı çiğneterek, kendinizi ihmal ederek kuracağınız bir ilişki sağlıklı değildir.
Bir bayanla ilişki sonrası soğukluk yaşıyorum, zaman geçtikçe ona karşı sadece cinsellik düşünüyorum ve sevgim azalıyor.
Soru: Bir bayanla ilişki sonrası soğukluk yaşıyorum, zaman geçtikçe ona karşı sadece cinsellik düşünüyorum ve sevgim azalıyor.
Cevap: Bir ilişkinin doyum veren pek çok yönü olabilir. Yalnızca cinselliğe dayalı bir ilişkinin tehlikeli bir zeminde olması çok sıradan bir durumdur. Yapmanız gereken cinselliği ön plana çıkarmayan ilişkiler kurmaktır.
"Seni çok seviyorum ama bizim için endişeleniyorum ve bize inancımı yitirdim" dedi.
Soru: Merhaba, hayatımda ilk kez böyle bir şey yapıyorum. İlk kez hayatımda gerçekten beni tanımayan ve objektif yorum yapabilecek birine bu kadar ihtiyacım var aslında. Bundan 7 ay önce aslında 3 senedir tanıdığım ama sadece iş ilişkim olan birinin aslında çok da iyi bir sevgili olabileceğini düşünerek bir ilişkiye girdim (aynı sektördeyiz sadece işyerleri aynı değil yani). Aslında yanılmadığımı hemen anladım çünkü gerçekten birbirimizi çok mutlu ediyorduk. Ve ben hayatımın erkeği olabilecek erkek o diyordum hep kendime. Evlilik fikrine çok uzak bir insanımdır ben, hayattaki en son amaçlarımdan biri evlenmekti (geçmiş kötü bir deneyimim sağ olsun). Ama bir anda kendimi bir evlilik senaryosunun içinde buldum. Aslında içinde bulunduğum durum ilk kez beni rahatsız etmiyor mutlu ediyordu. Çünkü ona çok güveniyor ve saygı duyuyordum, o da bana. Her neyse ailelerle tanışıldı, yüzükler alındı veailelerinde OKyi alındı nişan tarihi belirlendi. Her şey benim için gerçek olamayacak kadar güzel gidiyordu. Sonra sağlığımla ilgili bir takım problemler yaşadım, ani tansiyon ve nabız yükselmeleri falan. Ve kötü bir hafta geçirdik. Ben psikolojik olarak çok yıpranmıştım ve tabii ki bu ilişkimize de yansımıştı. Gereksiz tartışmalar falan. Bir Cuma sabahı arayıp bana her şey için teşekkür etti. Önce anlayamadım akşam evimde buluşup konuşmaya karar verdik. Akşam buluştuğumuzda benden en uzak köşeye oturup "Seni çok seviyorum ama bizim için endişeleniyorum ve bize inancımı yitirdim" dedi. Benden korkuyormuş bu panik halimin ilerde çıkarabileceği problemleri falan düşünüyormuş ama bunları söylerken bir yandan da ağlıyordu. Ben de bize bir şans daha vermemiz gerektiğini söyledim ve kolay olmasa da kabul edildi bu. Ondan sonraki bir hafta ayrılmakla, devam etmek arasında gidip geldik. Nişan iptal edildi. Aileler inanılmaz rahatsız oldu bizim bu kararımızdan (daha doğrusu onunolup bizim dememiz gereken karardan). Ben çok ciddi bir depresyon içine girdim ilaç kullanıyorum ama yine de beraberiz şimdi. Bizi deniyor benim hayat arkadaşım dediğim adam şu anda. Her şeye baştan başlıyor gibiyiz. Ailelerimiz biz. Ve bunu kabullenmek bana çok ama çok zor geliyor. Yani onu anlamaya çalışıyorum neden böyle bir şey yaptığını falan ama anlayamıyorum. Ne yapmam lazım? Gerçekten konuşacak objektif birine çok ihtiyacım var. Teşekkürler.
Cevap: Nişanı iptal etmekle iyi yapmışsınız. Çünkü gerçekten son bir haftaya kadar sorun yaşamadıysanız, yalnızca bir hafta boyunca yaşanan sorunlar nedeniyle sizinle ilişkiyi bitirmek isteyen birisi gerçekten ne kadar istiyor olabilir? Nişanlınızı anlamaya çalışıyorsunuz. Çünkü anlarsanız bir şeyleri değiştirebilecekmişsiniz gibi geliyor size. Bunu yapmayın. Birlikte olduğunuz kişiyi değiştirmek ümidiyle ilişkiye girmeyin ya da sürdürmeyin. Siz ne istediğinizden emin olun, o ne istediğine kendisi kadar versin. Bence artık onu birlikte olmak için zorlamayın, sakince “ben seni istiyorum, sen kendin karar ver” deyin. Aileleri işin içinden çıkarın. Artık ne olduğunu size sormasınlar. Arkadaşınızın da kafası karışık. Belki de bir mola vermenizde fayda var. Bir kaç hafta, bir ay hiç görüşmemeyi deneyin. Sanki bitmiş gibi. Her ikiniz de bakın nasıl hissediyorsunuz? Elbette sorunlar daha derin psikolojik problemlerden kaynaklanıyorsa, gidip gelmeleriniz uzun sürebilir ve bu durumda profesyonel yardım almalısınız.
İki ay önce tanıştığım kişi bir süre sonra bahanelerle benden uzaklaştı, benim kanımca bazı kompleksler oluştu.
Soru: 36 yaşında, çok iyi eğitimli, seviyeli bir işi, 14 yaşında çok zeki ve hem sosyal, hem eğitim olarak dikkat çekecek şekilde başarılı bir oğlu olan, yaşama bağlı, kaliteli bir hayat yaşayanboşanmış bayanım. Bunları önerinizi istediğim konuyla doğrudan ilgili olduğu için belirtmek zorunda kaldım. Kısa bir süre önce bir doktorla tanıştım ve iki ay kadar çok güzel bir iletişimimiz oldu. Kendisi mesleğinde istediği başarıyı yakalayamamış, fakat çok hırslı, maddi kısıtlılıklar nedeniyle boşanma sonrasında kendisine ait bir düzen kuramamış ve anne-baba arasındaki gerilim ve maddi çekişme nedeniyle sorunlu bir kızı olan biri. Bir süre sonra bana mesleğinin çok önemli olduğunu, zamanın çoğunu mesleğine ayırması gerektiğini söyleyerek veya normalde hafta sonları hep görüşürken hafta sonları kızını oğlumun katıldığı birtakım faaliyetlere yönelterek tüm zamanını kızıyla geçirerek benden uzaklaştı, yani benim kanımca bazı kompleksler oluştu. Ben kendisine çok değer veriyordum ve bunu biliyordu. Sizden öneri istediğim konu, böyle bir kişilik yapısıyla benim bu ilişkiyi sürdürebilme imkanım olabilir mi, eğer olabilirse onu rahatlandırmak için nasıl bir davranış tarzı benimsemeliyim? Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Saygılarımla.
Cevap: İlişki içinde eşler değişebilir ve her ilişki belirli ölçüde fedakârlıklarla yürüyebilir ama uzun süreli bir ilişkiyi partnerinizi değiştirmeyi planlayarak ya da kendinizi olduğundan farklı göstererek ya da çok fazla fedakârlık yaparak yürütmenin doğru ve sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Onu rahatlatır mı bilemem ama ona karşı duygularınızı açıkça ifade etmeniz (yalnızca davranışlarınızdan anlamasını beklemeden), ekonomik durumundan çok daha fazla değer verdiğiniz özelliklerinin olduğunu (öyledir sanırım) söylemelisiniz. Eski eşiyle maddi çekişmeler olduğunu söylemişsiniz. Sizinle de arasında maddi açıdan farklar olduğunu anladım yazdıklarınızdan. Mademki maddi çekişmeler daha önceki ilişkisinde sorun olmuş, sizinle ilişkisinde de maddi (aranızdaki maddi farklar nedeniyle) sorunlar olabilir mi diye düşündürüyor. Eğer kendisi de size karşı benzer duygular taşıyor fakat bu kaygılar nedeniyle geri çekiliyorsa aile terapisi bir çözüm olabilir. Son karar sizin.
RSS Facebook Twitter ilicMedia