ruhikizi

Evlilik, Aşk ve Kadın Erkek İlişkileri Üzerine Filmler

Kaza Kurşunu

Katherine Heigl, Kaza Kurşunu, evlilik, istenmeyen gebelikGünümüz genç insanlarının çoğunun ilişki ve evlilik kararı verirken yaptıkları yanlışları küçük göstererek anlatan bir komedi filmi.


Orijinal adı: Knocked Up

2007 ABD - Tür: Dram, Komedi, Romantik

IMDB Puanı: 7.2/10 Benim puanım: 3/10

Uyarı: Bu yorumu okumadan filmi seyretmeyin. Çok küfürlü, belden aşağı bir sürü espiri, cinsellik içeren ve başkaca rahatsız edici sahneler var. 18 yaşın altının kesinlikle seyretmemesi gerekir. 18 yaş üstü de eğer yalnızca eğlence için seyredecekse seyretmesin.


Yönetmen: Judd Apatow

Senaryo: Judd Apatow

Oyuncular: Katherine Heigl, Seth Rogen, Jason Segel, Jonah Hill, Paul Rudd


Konusu ve yorum: Eğlenceli bir film olduğu için IMDB’de oldukça yüksek bir puan almış. İstem dışı gebelik nedeniyle evlenmek zorunda kalma temasını işlemesi nedeniyle yorumlamakta fayda olabileceğini düşündüm. Bol küfürlü, bol cinsel içerikli, rahatsız edici görüntülerin yer aldığı bir film. Normal hayatta bu filmdeki karakterlerden düzgün bir evlilik ortaya çıkması neredeyse imkânsız ama film işte, bir sürü garabetten mutlu bir son çıkarmış!

Allison (Katherine Heigl) 24 yaşında kariyer beklentisi yüksek sarışın, güzel bir kadın. Magazin gazetecisi olarak çalıştığı televizyonda kamera karşısına çıkması teklif edilir. Kariyeri için çok önemli olan bu basamağı kutlamak için felekten bir gece çalar. Bir eğlence yerinde tanıştığı Ben Stone’la (Seth Rogen) birlikte olur. İki ay sonra hamile olduğunu öğrendiğinde bu bebeğe hızlıca bağlanır ve gebeliği sonlandırmak yerine doğurmaya karar verir. Birlikte oldukları tek gecenin sabahında, Ben’in hayatı tümüyle geyikten ibaret, sorumsuz, doğru düzgün bir işi bile olmayan tuhaf bir adam olduğunu anlamış olmasına rağmen bebeğin babasının bu süreçte yer alması gerektiğini düşünerek, istemeye istemeye Ben’i arar. Doğuma kadar geçen sürede Ben’e yavaş yavaş âşık olur. Ben de kendisine çeki düzen vererek iyi bir eş ve baba olmak için elinden geleni yapacaktır.

kaza kurşunu, evlilik, gebelikBu film bazı derin mevzuları yüzeyel olarak gündeme getiriyor olsa da eğer kendinizi sadece filmin eğlencesine kaptırırsanız, doğru mesajlar yerine bir sürü yanlış mesajla beyninizin dolacağını düşünüyorum. Bu yanlış mesajları ve bence doğrularını sıralayayım:

1. Verilen mesaj: Ne kadar serseri gibi görünse de erkekler iş başa düştüğünde evlilik hayatınının ve babalığın sorumluluklarını yerine getirebilir. Gerçek: Çoğu zaman değişim mümkün olmaz ve evlilik sorumluluklarını yerine getiremeyeceğini düşündüğünüz biriyle sonra değişir ümidiyle evlenmeniz hiç de akıllıca ve gerçekçi olmaz.

2. Verilen mesaj: Takmayın kafaya, bildiğiniz gibi yaşayın, nasıl olsa işler yoluna girer. Hele sarışın ve güzelseniz, her erkek sizin için değişir! Gerçek: Bazen basit gibi görünen bir hata, örneğin alkollüyken yapacaklarınız hayatınızı tamamen mahvedebilir. Çocuğunuzun babasının kim olacağını dikkatli seçmelisiniz.

3. Verilen mesaj: Yeterince uğraşırsanız her erkeği değiştirebilirsiniz. Gerçek: Bir erkeği köpek gibi eğitemezsiniz. Eşinizi tamamiyle kontrol etmeye çalışmak onu bıktırır ve sizden uzaklaştırır. Filmde bu davranışın sonuçları fazla basitleştirilmiş. Allison’un ablası kocasını sürekli aşağılar ve kontrol etmeye çalışır. Filmde bu koca yalnızca eşine yalan söyleyip erkek arkadaşlarıyla gizlice buluşarak onlarla bir oyun oynuyor. Gerçek hayatta aşağılanan ve her yaptığı kontrol edilen çoğu erkek basit bir oyunla yetinmez, kendisini iyi hissettiren bir başka kadın bulur.

4. Verilen mesaj: Başlangıçta size itici gibi görünse de birini zaman içinde sevmeye başlayabilirsiniz. Gerçek: Filmin gerçeğe en yakın mesajı belki de bu. Eğer bir kadın ya da erkekle öncelikle iyi arkadaş iyi dost olmayı başarırsanız, bu ilişki zamanla aşka dönüşebilir. Yine de filmdeki gibi yalnızca karnınızdaki bebeğin babası olan bir adama aşık olacağınızı varsaymak mantıklı değil.

5. Verilen mesaj: İstemeden gebe mi kaldınız, evlenirsiniz olur biter. Gerçek: Allison birçok kadından şanslı, bebeğin babasının düzgün bir adama dönüştürülme olasılığı mevcut. Çoğu zaman öyle olmaz. Bu arada bence önemli bir nokta daha var. Birçok kadın yanlışlıkla gebe kalma riskinin sonuçlarını ertesi gün hapı, ya da kürtaj gibi seçeneklere güvenerek görmezlikten geliyor. Filmde de gösterildiği üzere, henüz bütün organları tam teşekkül etmemiş bir cenin bile olsa ultrasonda kalbi atan bir canlının hayatına son vermek psikolojik olarak hiç de kolay bir şey değil. Gebe kaldıktan sonra karnındaki bebeğe bağlandığı için henüz evlilik kararından emin olmadığı halde süreci hızlandırarak evlenmek zorunda kalan ve mutsuz bir evlilik yapan insanlar var. Film bence bu durumu da fazla basitleştirerek ciddi bir yanlış yapıyor.

Filmdeki romantik hava içinde, gerçek hayatta hayatı mahveden birçok şey mutlu sona giden yolda teker teker çözümleniyor. Örneğin hamilelik Allison’un kariyerine engel olmak bir yana işine bile yarıyor. Gerçek hayatta hiç de öyle gelişmeyebilirdi olaylar. Gebelik, kariyerinizde iyiye ilerleyinceye kadar bekletilmelidir demiyorum ama gebelik anne ve baba olacak kişinin birlikte karar vermesi gereken ciddi bir sorumluluktur. Ben ve arkadaşları bütün gün boyunca ot çekip serserilik yaparken çok sevimli gösterilmişler. Oysa esrar, mantar ve benzeri uyuşturucular insanların hayatlarını mahvediyor. Film, günümüz kozmopolit, kapitalist, fazla bireyselci dünyasının çarpıklık ve çelişkileriyle dolu. Allison, doğumda çocuğunun herhangi bir ilaca maruz kalmaması için çaba harcıyor, gebelik ve doğumla ilgili bir sürü kitaplar satın alınıyor ama bir çocuğun babasız büyütülmesinin o çocuk için birçok ruhsal soruna yol açabileceği gerçeği fazla küçümseniyor. “Ben çocuk yapmak istiyorsam bundan kime ne, babalı mı babasız mı büyüyecek, ben istersem istediğim gibi büyütürüm. Bu kimseyi ilgilendirmez, hatta çocuğun babasını bile.” diyebilecek kadar bireyselliğin dozu kaçmış durumda.

Bu kadar yerin dibine soktuktan sonra hala bu filmi seyredecek olanlara dikkatli seyirler dilemekten başka diyeceğim bir şey yok!

Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy