“Kocam sadakatimden şüphe ediyor. Evlilik hayatım mahvoldu. Son çare babalık testi yaptırmak istiyorum? Ne dersiniz?” diyen bir ziyaretçimizin sorusu üzerine babalık testi konusuna değinmek istiyorum. Ziyaretçimiz kocasının sadakatinden neredeyse evlilik hayatları boyunca hep şüphelendiğini ve son zamanlarda çocuklarının da kendisinden olmadığını söylemeye başlamış. Bunun üzerine babalık testi yaptırmak istediğini söylüyor ve bu konuda bilgi istiyor. Aslında babalık testiyle ilgili sorunun muhatabı ben değilim. Adli tıp ya da genetik bölümünü ilgilendiren bir konu bu. Ancak soruda evlilik açısından önemli bir konu olan sadakatten şüphe etme meselesi olduğu için soruyu cevaplayacağım.
“Babalık testi” kan, tükürük ya da herhangi bir dokudan alınan DNA’nın analiz edilerek babanın genleriyle karşılaştırılması yoluyla çocuğun genlerinin yarısını gerçekten de babadan almış olup olmadığını %99.999 yani yüzde yüze yakın bir olasılıkla söyleyen bir laboratuar incelemesidir. Ülkemizde bildiğim kadarıyla adli tıp kurumu mahkeme kararıyla testi yapıyor ama özel laboratuarlar ve bazı üniversiteler mahkeme kararı olmadan da testi yapabiliyorlar.
Evet, DNA testi ile çocuklarınızın babası olduğunu belki ispatlayabilirsiniz ama ikna edebilir misiniz onu bilemem. Çünkü bazı durumlarda eşinin sadakatinden duyulan şüphe aslında paranoid bozukluk gibi psikiyatrik hastalıktan kaynaklanır. Eğer öyle ise pekala sizin laboratuar teknisyenine rüşvet verdiğinizi, raporlar üzerinde oynadığınızı vs gibi yeni gerekçeler bularak şüphelenmeye devam edebilir. Babalık testi ile evlilik kurtulmayabilir özetle söyleyecek olursak. Gerçekçi olmayan şüphe durumunda evlilik terapisti de işe yaramaz. Örneğin eşiniz eve geldiğinde eşikteki bir çamur parçasını eve bir erkeğin geldiğine dair ipucu olarak kabul ediyorsa, o zaman terapistin çabaları boşa çıkacaktır. Yapılması gereken bir psikiyatri uzmanı ile görüşmesini sağlamaktır. Psikiyatriste gitmeyi büyük olasılıkla kabul etmeyecektir. Belki ilk adım olarak bir evlilik terapisti ile birlikte görüşürseniz terapist sizi psikiyatriste gitme konusunda ikna edebilir.
Gelelim babalık testi meselesine. İntenette babalık testi'nin pazarlamasını yapan siteleri incelediğimde para kazanma hırsının bazılarını nasıl şaşırtabildiğin ilginç bir örneğine daha rastladım. Bir internet sitesinde “eşinin sadakatinden şüphelenmekte insanların haklı olduğunu” söyledikten sonra “araştırmalara göre her 4 babadan birinin gerçek baba olmadığını” ileri sürüyor ve Türkiye’de baba olmama oranının yüzde 30 olduğunu yazıyordu. Yok artık dedim kendi kendime olamaz. Adeta insanları eşlerinden ve çocuklarından şüphelenmeye ve test yaptırmaya teşvik etmeye çalışan bir tarzda verilerin çarpıtılarak aktarılıyor olabileceğini düşündüm. İşin gerçeğini araştırmam lazım. Ve bir litaratür incelemesi yaptım.
Önce durumu tanımlayalım. Bir erkeğin biyolojik babası olmadığı halde babası olduğunu zannettiği bir çocuğa babalık yapmasına “paternal discrepancy” yani “baba uyuşmazlığı” deniliyor. Baba uyuşmazlığının ne sıklıkta görüldüğüne dair çalışmaların verileri farklı örneklerden geliyor. Şöyle ki, eğer evlilik sorunları olan, ya da eşinin sadakatinden şüphelenen ve bu nedenle başvuran olguları alarak sıklık saptamaya kalkarsanız bulacağınız rakam toplumun genelini yansıtmayacak kadar yüksek çıkacaktır. Bazı çiftlerin de yasal yollar dışında çocuk evlat edindiklerini ve bunu herkesten gizlediklerini biliyoruz. Bu gibi ailelerden gelen verilerin de bu istatistiğin içine katılmaması gerekir. Sonuç olarak eğer baba uyuşmazlığının toplumdaki oranını verecekseniz dikkatli olmanız gerekir.
Konuyla ilgili birçok makale yayınlanmıştır. Bellis ve arkadaşlarının 2005 tarihli makalesinde gereken titizlikte bir inceleme yapılmış. Bu makaleye göre yüksek oranların verildiği yazılarda, örneklem zaten babalık şüphesinin bulunduğu olgulardan oluşuyor. Babalık şüphesi olmadan yapılan değerlendirmelerde “baba uyuşmazlığı” ortanca değeri (median, yani en düşükten en yükseğe sıralandığında ortada yer alan rakam) yüzde 3.7 olarak saptanmış. Farklı nedenlerle başvuranlardan ve farklı toplumlardan gelen rakamlar %2 ile %9.6 arasında değişiyor. Bu değerlerin toplumdan topluma değişebileceğini ve genel toplumu tam olarak yansıtmayacağını ancak bir fikir vereceğini de dikkate almamız gerektiği araştırmada söyleniyor.
“Baba uyuşmazlığı” sıklığı yüzde 3 olarak bile kabul edilse bence bu önemli bir rakam ve konu ehil olmayanlar tarafından ele alındığında önemli sorunların ortaya çıkacağı muhakkak. Test sonucu diyelim ki negatif çıktı, yani baba biyolojik baba değil. Bu durumun baba, hem çocuk, hem de gerçek baba (eğer bulunabilirse) açısından önemli yaşamsal sonuçları olacaktır. Bu durumun özellikle küçük bir çocuk söz konusu ise nasıl ele alınacağı hayatının geri kalanını derinden etkileyebilir. Gerçek baba aradan geçen zaman içinde tamamen farklı bir hayat kurmuş olabilir. Evlilik nasıl devam edecek ya da devam ettirilecek mi, konu çocuğa nasıl açıklanacak sorularının bir evlilik terapistiyle birlikte ele alınması gerekir. “Gerçek babaya ulaşılamayan durumlarda o zamana kadar çocuğun ihtiyaçlarını karşılamış olan baba bu sorumluluğunu devam ettirecek mi?” Sorusu hem hukuki hem de ahlaki açılımları olan bir sorudur.
Tuğ ve Akduman, Türkiye’de babalık testi için başvuran 50 erkekte yaptıkları çalışmalarında, aile büyüklerinin baskısı, çocuğun kendisine benzememesi, çocuğun annesinin bir tartışma sırasında söylediği bir söz, kan gruplarının uyuşmaması, kendisinin infertil (kısır) olduğuna inanma, çocuğun annesinin dedikodulardan kendini aklamak istemesi, erken doğum, çocuğun masraflarını karşılamak istememe, doğum kontrolüne rağmen çocuk olması, çocuğun başkasından olduğuna dair şüpheli bir telefon gibi gerekçelerle testi yaptırmak istediklerini belirtmişlerdir. Evlilik dışı ilişkiden olan çocuğun kendisinden olup olmadığına emin olmak için testi yaptırmak isteyen, hatta test sonucuna göre evlilik dışı çocuğa karısıyla birlikte bakacaklarını söyleyen bile olmuştur. Özellikle mahkeme kararıyla babası şüpheli olan bir çocuğun sorumluluğunu kimin üstleneceğinin belirlenmesi (çoklu tecavüz durumlarında olduğu gibi), çocuğun mirastan pay istemesi gibi durumlar babalık testinin gerekçeleri olabilir. Başvuru gerekçelerine bakıldığında, evlilik sorunları ve iletişim hatalarının en azından bazı olgularda babalık testi istenmesinin temel nedeni olduğunu düşünebiliriz.
ABD’de yılda 220 binden fazla test yapıldığı ve bu rakamın daha da üstünde olabileceği söylenmektedir. Türkiye’de bu testi yaptıranların sayısı tahminen artacaktır. Hem test istenmesine zemin hazırlayan evlilik ve iletişim sorunları hem de test sonuçlarının evlilik ve çocuk için doğuracağı psikolojik sonuçları açısından testi gerçekleştiren merkezlerin gerektiği durumlarda evlilik terapistleriyle birlikte çalışmalarında fayda olduğunu düşünüyorum.
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy
Kaynaklar:
Mark A Bellis, Karen Hughes, Sara Hughes, John R Ashton. Measuring paternal discrepancy and its public health consequences. J Epidemiol Community Health 2005;59: 749–754.
Ayşim Tuğ, Gülümser Gültekin Akduman General characteristics of paternity test applicants. Turk J Med Sci 2009; 39 (6): 923-931.
RSS Facebook Twitter ilicMedia