Orijinal adı: Seven Brides For Seven Brothers
1954 - ABD Tür: Dram, Komedi, Müzikal
IMDB Puanı: 7.2/10
Yönetmen: Stanley Donen
Oyuncular: Jane Powell, Russ Tamblyn, Julie Newmar, Howard Keel, Betty Carr
Senaryo: Dorothy Kingsley, Albert Hackett, Frances Goodric
Konusu ve yorum: Kasabadan uzak, dağlarda bir çiftlikte yaşayan yedi erkek kardeşin evlenebilmek için kasabadan kız kaçırmalarını anlatan eğlenceli bir komedi, müzikal. 1954 yılında çekilmiş olan bu filmdeki hikâye 1860 yıllarının Amerika’sında geçiyor.
Yedi kardeşin en büyüğü olan Adam Pontipee alış veriş yapmak için kasabaya gelir. Dükkân’dan şeker, tütün vs alırken kasabaya gelmişken evlenmek için tarlada çalışabilecek, ev işlerini yapacak güçlü bir kadın olup olmadığını sorar. Kasabada bir kadına on erkek düştüğü için işinin zor olduğu söylendiği sırada dükkâna dört genç kız girer. Adam kızlara alıcı gözle bakar ve bütün kızları görmeden karar vermeyeceğini söyleyerek kasabada gezmeye çıkar. Kasabadaki restoranda aşçı olarak çalışan Milly’nin yemeğini beğenir ve onu süt sağarken de görünce hemen evlenme teklif eder. Ancak tekrar kasabaya belki altı ay sonra gelirim, zamanım yok diyerek o gün kızı rahip karşısına çıkartır ve evlenirler.
Çiftliğe döndüklerinde Milly’i bir sürpriz beklemektedir. Adam’ın altı erkek kardeşiyle aynı çatı altında yaşadığını görür. Bu yedi adam evi adeta bir ahıra dönüştürmüşlerdir. Milly hepsi de son derece kaba ve pis bu yedi adama çeki düzen verir, onlara bir kızla evlenebilmeleri için nasıl davranmaları gerektiğini öğretir.
Hep birlikte kasabaya giderler ve Pontipee kardeşlerin her biri kendine bir kız beğenir ve kızları tavlamayı başarırlar. Ama hep beraber kasabanın erkekleriyle yumruk yumruğa bir kavgaya girince kızları ailelerinin rızasıyla alma şansları kalmaz. Bunun üzerine bir gece gizlice kasabaya gelip kızları kaçırırlar. Mevsim kıştır ve kasabayı çiftliğe bağlayan geçitten geçtikten sonra çığ düşmesini sağlayarak geçidi kaptır ve kasabalıların kendilerini takip etmelerini imkânsız hale getirirler. Artık yaza kadar kasabalıların onları rahatsız etmeleri mümkün olmayacaktır. Kızlar kaçırıldıkları için kızgın olsalar da içten içe bu genç adamlarla evlenmek istemektedirler. Yaza kadar geçen sürede gençler kaynaşır.
Yaz gelip de geçit açılınca kasabalılar çiftliği basar ama kızlar ailelerine geri dönmek istemezler ve bir numara yapıp ailelerinin evliliğe rıza göstermelerini sağlarlar. Altı çift rahibin karşısına çıkarak evlenir. Bu masalsı hikâye de burada sona erer, onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
Bu film tamamen eğlencelik, hoş bir müzikal. Biz kız kaçırma temasını genellikle salon komedisi Türk filmlerinde görmeye alışkın olduğumuzdan Amerika kıtasından kız kaçırma hikâyesi bana ilginç geldi doğrusunu söylemek gerekirse. Film, 1860’lı yılların Amerika kıtasındaki kadın erkek ilişkilerini ne kadar gerçekçi yansıtıyor, ne kadar 1950’lilerin konservatif Amerikan kültürünü projekte ediyor bilemiyorum, ama eski filmleri kadın erkek ilişkileri ve evlilik kültürüyle ilgili sosyolojik değişimleri gözler önüne sermesi açısından ilginç buluyorum.
Ülkemizde halen kız kaçırma oldukça yaygın bir evlenme yöntemi aslında. Elbette kısmen bu filmde de olduğu gibi genellikle kız kaçırma kızın gönlü alınarak ve karşılıklı anlaşarak yapılıyor. Ailesi kızı başka biriyle evlendirmek istediklerinden ya da oğlan başlık parasını ne yaparsa yapsın denkleştiremeyeceğinden kızı (kendi rızasıyla) kaçırır. Metin Erksan’ın Kuyu filmindeki gibi kızı kaçırıp tecavüz etme ve hem kadını hem de ailesini evliliğe bu yolla ikna etme de sık (ne kadar sık bilmiyorum ama) görülen bir durum. Tecavüz olaylarında kızın ailesi ailenin ve kızın namusunu temize çıkarmak için tecavüzcü ile kızı evlendiriyorlar, artık bu evlilik nasıl bir mutluluk getirecekse, o da başka bir mesele.
Filmin sonunda aileleri kızların çocuk doğurduğunu düşündükleri için kızları “güya” silah zoruyla Pontipee kardeşlerle evlendiriyorlar. Tecavüzcünün zorla kızla evlendirilmesine Amerikan günlük İngilizcesinde “shotgun wedding” (silahlı düğün) deniyormuş ve 18 ve 19’uncu yüzyılda Amerika’da sıkça uygulandığına dair hikâyeler ve halk şarkıları varmış, ben de bu film vesilesiyle öğrenmiş oldum.
Evlilik ve ilişkilerin son birkaç yüzyıldaki değişimi konusunda fikir veren keyifli bir film. Eski moda olsa da müzik ve danslarıyla da kesinlikle seyretmeye değer.
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy
RSS Facebook Twitter ilicMedia