Orijinal adı: In The Bedroom
2001 - ABD, Tür: Dram
IMDB Puanı: 7,4/10
Yönetmen: Todd Field
Senaryo: Robert Festinger, Todd Field
Oyuncular: Marisa Tomei (Natalie), Nick Stahl (Frank), Tom Wilkinson (Matt), Sissy Spacek (Ruth), William Mapother (Richard)
Konusu ve yorum: Bu filmi seyretmeden önce adının bana çağrıştırdığı, bir çiftin cinsel yaşamının ilginç detaylarıyla ilgili olduğu şeklindeydi. Ancak filmin yatak odası ya da seksle hemen hiç ilgisi olmadığını seyredince anladım. Bir yerde “bedroom” kelimesinin balık tuzağı anlamına geldiğini okudum. Filmde kimi sahnelerde kahramanımızın balık yakalamak için bu tuzakları kullandığını görüyoruz gerçi ama filmi daha çok seyrettirmek için bir şekilde cinsel çağrışım yapacak bir kelimenin kullanılmış olması muhakkak. Yoksa filmin adı “Yanlış Zamanda Aşk” olabilirdi mesela.
Film bir üniversite öğrencisi olan Frank’in kendisinden neredeyse 10 yaş büyük bir kadın olan Natalie’yle ilişkisini anlatarak başlıyor. Natalie’nin bir çocuğu var ve kocasıyla boşanma davası henüz sonuçlanmamıştır. Adam boşanmak istememektedir ve zaman zaman Natalie’nin evine kadar gelerek onu ve Frank’i rahatsız eder. Bu arada Frank’in annesi bu ilişkiye kesinlikle karşıdır, babası ise Frank’in kendisinin karar vermesinin daha uygun olduğunu düşünmektedir.
Görünen o ki, kendisinden epeyce büyük olsa da oldukça güzel olan bu kadının cazibesine kapılmıştır Frank. Hatta üniversite eğitimine bir süre ara vermeyi bile göze alır. Filmin ilerleyen sahnelerinde annesinin bütün yaşamı boyunca Frank’i kontrol ettiğini öğreniyoruz. Babası da muhtemelen eşinin aşırı kontrolcülüğünü dengelemek için kendi kararlarını vermesi doğrultusunda Frank’i cesaretlendirmiştir. Normal şartlarda bir babanın oğlunu karşısına alıp, daha açık bir şekilde bu ilişkinin bir geleceği olmayacağını, çok daha iyi bir ilişkisi olabileceğini, hatta bu ilişkiden zarar görebileceğini söylemesi beklenirdi. Belli ki annesinin bir uçta aşırıya kaçması, babasının da diğer uçta aşırıya kaçmasına yol açmıştır. Frank’in kendisinden yaşça büyük olgun bir kadını tercih etmesinde de yıllar boyu annesi tarafından kontrol edilmiş olması rol oynuyor olabilir. Bilinçdışı bir tercihle kendisini kontrol edebilecek daha yaşlı bir kadını seçmiş olması muhtemeldir.
Natalie açısından bakıldığında ise, kaba kuvvete başvurabilecek yapıda bir adamla evliliğini bitirdikten sonra tam tersine kendisinden oldukça küçük, zaman zaman çocuğu gibi davranabileceği birini seçmiş olması ilginçtir. Hayatta aşırılıklar hep başka aşırılıklara neden oluyor sanırım. Bir ilişki bittikten sonra çok farklı birini seçmek de böyle bir şey.
Bu filmden illa bir ders çıkarmak gerekirse şunu söylemem gerekir: Başka bir ilişkisini tam olarak bitirmemiş birisiyle ilişki başlatmanızı tavsiye etmem. Kendisi bittiğini söylese bile bitmemiş olabilir. Hele hele fiziksel ve hukuki olarak devam eden bir ilişkide üçüncü olmak birçok soruna yol açabilir. Bitmemiş ayrılık acısını azaltacak bir araç olarak ya da eski eşten ya da sevgiliden intikam almak için kullanılıyor olabilirsiniz. Kim bilir, Natalie çocuk yaşta biriyle ilişki kurarak, maço kocasına “bu çocuk bile benim gözümde senden daha çok erkek” gibi sinir edici bir mesaj vermeye ve ondan intikam almaya çalışıyor olabilir.
Bu film sürprizlerle dolu. Filmin ilk yarısının sonunda Frank, Natalie’nin kocası tarafından öldürülür ve filmin ikinci yarısında tek çocuklarını kaybeden bir anne babanın dramını ve yaşadıkları evlilik krizini izliyoruz. Anne baba bir taraftan çocuklarının yasını tutarken diğer taraftan acılarını birazcık azaltır ümidiyle katilin hak ettiği cezayı alması için çabalarlar. Oğullarının öldürülmesinde rolü olduğu için birbirlerini suçlarlar. Her ikisi de geçmişte yaptıkları hataları kabullense de bu çocuklarını geri getirmeyecektir. Filmin sonunda başka sürprizler de seyirciyi bekliyor. Ben bu kadarını anlatmakla yetineceğim.
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy
RSS Facebook Twitter ilicMedia