Oyuncular: Robert De Niro, Jodie Foster and Cybill Shepherd
Yorum: Bu filmin burada ne işi var diye mi düşünüyorsunuz. Belki öyle ama az görülen bu karakterin filmdeki iki kadınla ilişkisini atlamak doğru olmaz ilişkiler üzerine filmleri anlatıyorsak. Borderline, antisosyal, histrionik, bağımlı vs birçok kişilik bozuklukları çekilen hemen her filmdeki karakterlerde rastlayabileceğiniz özelliklerdir.
Geceleri uyku sorunu yaşayan Travis (Robert De Niro) taksi şoförü olmaya karar verir ve geceleri sabahlara kadar New York sokaklarında çalışmaya başlar. Diğer şoförlerden farklı olarak yolcu ayırt etmez, başka taksilerin uzak durduğu sokaklara girip çıkar. Film ilginç müziği ve New York sokaklarının rezalet, kokuşmuş yanlarını gösteren bol renkli sahneleriyle gerçekten sürükleyici. Filmin kapitalizmin kokuşmuş yanını anlatması önemli tabii ki ama ben bir psikiyatrist olarak Travis'in karakterine yoğunlaşmak istiyorum.
Robert De Niro'nun oynadığı rolün bazı yerlerde şizotipal kişilik bozukluğuna örnek olarak verildiğini gördüm. Filmi seyrettikten sonra çok tipik bir şizotipal kişilik bozukluğu olduğunu düşünmüyorum şahsen. Yine de bazı şizotipal özellikler taşıdığını da söyleyebiliriz. Örneğin sosyal ve diğer insanlarla ilişkilerdeki yetersizlik (Travis tanıştığı kadını sinemaya götürür ama bir başkan adayının kampanyasında çalışan sofistike bir kadını götüre götüre bizdeki "üç film birden" türünden bir sinemada porno filmine götürür); davranış gariplikleri (Travis'in ayna karşısında doğaçlama yaptığı meşhur "are you talking to me" sahnesi ve kafasını bir kazıtıp kendini Mohikan savaşçısına benzetmesi); garip düşünceler (bir gün bir yağmur yağacak ve New York sokaklarındaki pislikleri yani berbat insanları temizleyecektir, bunu edebi bir ifade olarak makul karşılarız elbette); zaman zaman kuşkuculuk ve alınganlık (başkan adayını desteklerken bir konuşmasını dinledikten sonra onu öldürmeye karar vermesi); garip kıyafetler, pasaklılık, özensizlik (filmin tamamında pasaklı bir Travis görüyorsunuz); toplumsal uzaklaşma, soğukluk (kadınlarla ilişkisinde ve taksi şoförü olan diğer arkadaşlarının sohbetlerine katılmama şeklinde zaten dramatik olarak kendini gösteren uzaklık, içinde dolaştığı sokaklardaki her şeyi yok etme düşüncesiyle zirve yapıyor). Bu kadar şeyi saydıktan sonra benim de fikrim değişiyor galiba!
Konusu itibariyle mutlaka seyredilmesi gereken bir film değil bence. Eğer kişilik bozukluklarıyla ilgileniyorsanız seyredilebilir. Eğer şizotipal bir karakterle ilişki içindeyseniz muhakkak seyretmelisiniz. Ancak müziği, sahneleri, ilginç finali ile sinema ile ilgilenenlerin seyretmesi iyi olur.
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy
RSS Facebook Twitter ilicMedia