ruhikizi

Evlilik, Aşk ve Kadın Erkek İlişkileri Üzerine Filmler

Sadakatsiz

Diana Lane, sadakat, film, evlilikOrijinal adı: Unfaithful

2002 ABD - Tür: Dram, Gerilim, Romantik, Erotik

IMDB Puanı: 6,6/10


Yönetmen: Adrian Lyne


Oyuncular: Richard Gere, Michelle Monaghan, Michael Emerson, Diane Lane, Olivier Martinez


Konusu ve yorum: Evlilik, sadakat ve sadakatsizlik üzerine bir film daha. Filmin ilk yarısı pornografi denilebilecek düzeyde erotik bir film, ikinci yarısı da gerilim filmi havasında. Filmin ilk yarısında bolca sevişme sahnesi mevcut. Bu tür sahnelerden hoşlanmayanların seyretmesini tavsiye etmem. “Sadakatsiz”, 1969 yapımı Vefasız Kadın (La femme infidèle) filmiyle neredeyse aynı senaryoyla çekilmiş bir tekrar filmi. Tekrar filmi olduğu için mi yoksa cinselliği gereksiz yere abartılı olarak aktardığı için mi bilmiyorum bu filmin IMDB puanı ilkinden daha düşük.


Connie (Diane Lane) ve Ed (Richard Gere) New York şehrinin banliyösünde güzel bir evde yaşayan tek çocuklu bir çifttir. Başlangıçta gördüğümüz aile saadeti evlilik hayatlarının yolunda gittiğini düşündürür. Orta yaşlarına geldiklerinde ekonomik sorunları olmayan, 9 yaşındaki sağlıklı tek çocukları için doğru olanı yapmaya çalışan bu güzel kadın ve yakışıklı adamın evliliği, birçok çiftin özleyip de elde edemedikleri bir evlilik olsa gerek. Ta ki, önlemi alınmadığı için yaşanan “kaza” hayatlarını alt üst edinceye kadar!


sadakatsiz, film, oliver martinez, evlilikConnie sokakta yürümeyi bile güçleştirecek kadar rüzgârlı bir günde şehir merkezinde alış veriş yapar ve evine dönmek için taksi bulmaya çalışırken düşerek dizlerini yaralar. Bu arada tamamen tesadüfî bir şekilde yakışıklı Paul Martel (Olivier Martinez) ile karşılaşır. Paul dizlerine pansuman yapması için hemen oracıktaki evine davet eder. Connie bu genç yakışıklı adamdan etkilenmiştir. Dizlerini bahane ederek (kendini kandırarak) eve çıkar. Paul son derece flörtözdür, kadınları etkilemek için gereken bütün donanımı kuşanmış gibi görünmektedir. Zamparanın kralı desem yanlış olmaz. Görünen o ki zamparanın en iyi bildiği şey bir kadını büyülemek ve eğlendirmektedir. Sahaflık yaptığı için kitap dolu olan evindeki binlerce kitap içinden falan raftaki falan kitabın şu sayfasını aç oku der. Kitap Ömer Hayyam’ın rubaileridir ve yazan şiir bugünü yaşamayı telkin etmektedir: “Be happy for this moment.” Connie “bu bir hataydı, gitmem lazım” dediğinde “Hata diye bir şey yoktur. Yaptıkların ve yapmadıkların vardır” diyerek onu etkiler. Connie o gün için bir “kaza” yapmadan oradan uzaklaşmayı başarsa da tekrar geri dönecektir.


Belli ki orta yaşlarının her şeyi yerli yerine oturmuş, huzurlu ama her huzurlu hayatta olduğu gibi biraz sıkıcı hayatına heyecan getirmiş olan bu adamı aklından çıkaramaz ve ayakları onu tekrar Paul’un evine sürükler. Bu adamla arasında tutkulu bir ilişki başlar. Connie bu ilişkiye kendini kaptırmış olsa da bir taraftan da suçluluk duymaya devam etmektedir. Ne var ki suçluluk duyması olayın vahim sonuçlarını çok da fazla değiştirmeyecektir.


Bir gün Paul yüzünden çocuğu okuldan almayı unutunca, ilişkiyi bitirmeye karar verir. Ancak artık çok geç kalmıştır. Ed, bir şeylerden şüphelenmiş ve özel dedektif tutarak şüphelerinin haksız olmadığını anlamıştır. Paul’un evine gider. Bizde olsa doğrudan adama girişirdi ama Paul’la önce bir süre sakin sakin konuşur. Karısına hediye ettiği ve içine evliliklerinin 25’inci yılı için bir not sakladığı küreyi bu adama verdiğini görünce kelimenin tam anlamıyla başı döner ve en başta yapması beklenen şeyi yapar adama vurur. Ama dozu ayarlayamamıştır ve Paul ölür. Bu arada karısı Paul’un telesekreterine artık devam etmek istemediğini belirten bir mesaj bırakmıştır. Ed, cesedi ortadan kaldırmayı başarır ama dedektifler evde buldukları telefon numarasından Connie ve Paul arasında bir şeyler olduğunu hissetmiştirler ve Connie ve Ed’le konuşmaya gelirler.


sadakatsiz, film, evlilik, cinayetConnie, Ed’in Paul’u öldürdüğünü anlamıştır ama karı koca olarak olayı ört bas etmekten başka çareleri de yoktur. Biraz tutuk da olsa polislere bu doğrultuda bir açıklama yaparlar. O gün Connie evinin penceresinden dışarıyı seyrederken adamla karşılaştığı sahneyi zihninde bu kez farklı bir şekilde canlandırır. Bu alternatif flashback’te Connie yukarı çıkma teklifini kabul etmez ve geçen bir taksiye binerek oradan uzaklaşır. Bu flashback kelimelere dökülecek olursa, Connie’nin “böyle yapsaydım bütün bunlar başımıza gelmeyecekti” şeklindeki pişmanlığını dile getirmektedir. Bir sahnede de çocuk altını ıslatmış bir şekilde geldiğinde Connie çocuğa “bu bir kaza, herkes kaza yapar” derken bütün olup bitenlere göndermede bulunmaktadır aslında.


Cinayeti ortaya çıkaracak yeterli delil bulabilecekler mi, yoksa Ed işin içinden sıyrılmayı başarabilecek mi, ya da Ed polise teslim mi olacak, filmin sonunu söylemeyeyim. Ed polise teslim olmak istese de Connie karşı çıkar. Filmin sonunda kırmızı ışıkta polis karakolunun önünde uzunca bekledikleri sahnede yönetmen kendince filmi ahlaki bir yorum katmadan bitirmek ister gibi görünmektedir ama “kaza” kelimesinin geçtiği replik bence senarist ve yönetmenin bakış açısını zaten yeterince anlatmakta.


Filmin detay sayılabilecek ve gözden kaçırılabilecek detaylarından birisi de Connie’nin Paul’u başka bir kadınla flört ederken gördüğünde gösterdiği aşırı tepkidir. Sen kocanı tekrar tekrar, evire çevire aldatıyorsun ama kendin aldatılmanın üstelik ikinci adam tarafından aldatılmanın çeyreğini yaşadığında bu tepkiyi gösteriyorsun. Seksist gibi algılanmak istemem, çünkü öyle değilim ama bu trajikomik durum kadın ve erkeğin aldatması arasındaki bir farkı gözler önüne seriyor bence: Erkeklerin sadakatsizliklerinde çoğu zaman sadece fiziksel bir çekim söz konusu iken, kadınlar daha çok duygusal nedenlerle aldatıyorlar. Connie her ne kadar seks dolu bir aldatma ile eşini aldatmış olsa da süreç içinde duygusallaşmadan edemiyor.


Filmin temkinli sonuna rağmen, sadakatsizliğin bir cinayete yol açmasıyla açıkça şu mesajı verdiğini düşünüyorum: her şey yolundayken belanızı aramayın! Bir Ömer Hayyam şiiri kulağa hoş gelebilir ama hayatta her şeyin olduğu gibi zevkli anların da dozunu kaçırırsanız bir bedel ödeyeceğinizi unutmayın. Arabayı dikkatsiz kullanırsanız muhakkak “kaza” yaparsınız. Bir depo benzininiz var ister gaza basar arabanın keyfini sonuna kadar keyfini çıkarırsınız, isterseniz dikkatli sürer yolun keyfini çıkarırsınız, size kalmış!


Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy