Japon kültüründeki evlilik gelenekleri ve kuralları eğer ilginizi çekiyorsa muhakkak seyretmeniz gereken bir film.
1951 Japonya - Tür: Dram
IMDB Puanı: 7,6/10
Yönetmen: Kenji Mizoguchi
Senaryo: Junichirô Tanizaki, Yoshikata Yoda
Oyuncular: Kinuyo Tanaka, Nobuko Otowa, Yûji Hori, Kiyoko Hirai
Konusu ve yorum: Evlilik hakkında sıra dışı bir senaryo. Yavaş temposu ve bir “batılı” bakış açısından “mantıksız” kabul edilecek konusu nedeniyle seyretmeniz kolay olmayabilir.
Film Bay Shinnosuke ve Bayan Oyu’nun karşılaşmalarıyla başlar. Shinnosuke’in aslında Oyu’nun kız kardeşi Shizu ile evlenmek üzere tanışacaktır ama Shinnosuke, kız kardeşi yerine Bayan Oyu’dan hoşlanır. Bayan Oyu’nun başından bir evlilik geçmiştir. Kocası öldükten sonra oğluyla birlikte kocasının ailesiyle birlikte yaşamaya devam etmektedir. Bayan Oyu da Shinnosuke’den hoşlanır ama ölmüş olan kocasının ailesi Oyu’nun tekrar evlenmesine izin vermemektedir. Oyu hoşlandığı adamdan uzak kalmamak için Shinnosuke ve Shizu’nun evlenmesini teşvik eder. Shizu ablasının müstakbel kocasından hoşlandığını anlamıştır ve büyük bir fedakarlık yaparak kardeş gibi kalmak şartıyla Shinnosuke ile evlenmeye razı olur.
Bir yıl kadar bu görüntüdeki evlilik devam eder. Ancak bu süre içinde birlikte geçirilen zamanlar dedikoduların yayılmasına neden olacaktır. Bir yılın sonunda Oyu’nun oğlu hastalanıp ölür, Oyu serbest kalır. O zamana kadar Oyu kız kardeşiyle Shinnosuke arasındaki anlaşmadan haberdar değildir. Kız kardeşi iki aşığı birleştirmek için boşanmak istediğini ve zaten tam bir evlilik olmamış olduğunu ablasına açar. Ablası da kız kardeşinin evliliğini bozmak istemez ve kendisine yapılan “zengin” bir evlilik teklifini gönülsüz kabul ederek uzaklaşır. Aradan zaman geçer ve Shinnosuke ile karısı arasında işler yoluna girmiş gibi görünmektedir. Shizu gebe kalmıştır ama doğumdan hemen sonra ölür. Shinnosuke çocuğu Oyu’ya bırakarak meçhule doğru gider.
Filmde benim dikkatimi çeken şeylerden birisi, birçok sahnede, özellikle kadınlar geleneksel kıyafetler giyerken, erkek oyuncuların sürekli takım elbise ve kravatlı olmalarıydı. Hatta filmin sonunda sazlık bir bölgede Shinnosuke meçhule doğru yürürken bile üzerinde takım elbise kravatın olması yönetmenin bilinçli bir tercihi olduğunu düşündürüyor. Yoksa ruhen dağılmış bir adamın bataklıkta kravatla yürümesi anlaşılır bir şey değil. İkinci dünya savaşı sonrasının Japonya’sında giyim kuşam nasıldı bilemiyorum ama geleneksel değerlerin etkisinin güçlü bir şekilde devam ettiği bir dönemde bu değerlerle çatışan duygularının anlatıldığı filmde kıyafetlerin bu çatışmayı sembolize ettiğini düşünüyorum.
Eğer bu filmi seyrederseniz, kendi “modern”, “çağdaş”, “rasyonalist” ya da ait olduğunuz kültürün değerler bütünü her ne ise bir köşeye bırakmazsanız, senaryoyu tamamen aptalca hatta komik bulabilirsiniz. Filmdeki karakterlerin yaptıkları fedakârlıklar tamamen saçma sapan gelebilir size. Ancak kolektivist kültürlerde, ki Japonya böyle bir kültürdür, bireyler diğerleri için yaşamayı üstün bir değer olarak görürler, bu bazen bütün hayatını ve dünyevi zevkleri feda etmek bile olsa.
Bizim kültürümüzde de evliliklerin fedakârlık üzerine kurulu olduğunu sıkça görürsünüz. İslam dini boşanmayı hoş görmese de yasaklamamıştır da, oysa bazı geleneksel kişiler İslam dininin izin verdiği boşanmayı neredeyse yasaklayacak kadar ileri giderler. Özellikle kadınlar bu “aşırı” geleneksel bakış açısından katlanması gereken kişi gibi görülür. Kocası ne yaparsa yapsın boşanma bir seçenek olarak görülmez ve hayatını ailesi için feda etmesi gerektiği düşünülür.
İyi seyirler.
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy
RSS Facebook Twitter ilicMedia