ruhikizi

Evlilik, Aşk ve Kadın Erkek İlişkileri Üzerine Filmler

Kızgın Damdaki Kedi

evlilik, baba, aile, iletişim Evlilik ve aile içi ilişkilerde iletişimin ve sevginin açıkça ifadesinin önemini anlatan bir film. Eşine ya da çocuklarına sevgisini onlar için sağladığı maddi imkânlarla göstermeye çalışan, ya da gösterdiğini zannedenlerin muhakkak seyretmesi gereken bir film.


Orijinal adı: Cat On A Hot Tin Roof

1958 ABD - Tür: Dram

IMDB Puanı: 8,0/10


Yönetmen: Richard Brooks

Senaryo: Richard Brooks, James Poe


Oyuncular: Elizabeth Taylor (Maggie Pollitt), Paul Newman (Brick Pollitt), Burl Ives (Big Daddy Pollitt), Jack Carson (Gooper Pollitt), Judith Anderson (Big Momma Pollitt), Madeleine Sherwood (Mae Pollitt)


 elizabeth taylor, film, evlilik, iletişim, kızgın damdaki kediKonusu ve yorum: Film Brick’in (Paul Newman) bir gece vakti iyice sarhoş bir şekilde spor sahasında engelli koşu yapmaya çalışırken düşmesi sahnesiyle başlıyor. Brick sürekli alkol kullanmakta ve güzel karısı Maggie’nin (Elizabeth Taylor) bütün gayretlerine rağmen ondan uzak durmaktadır. Bu adamın çekici ve kendisiyle son derece ilgili bu kadına neden yanaşmadığını merak ediyoruz. Film önce Brick ve Maggie’nin evlilik sorunu üzerine odaklanıyor. Ancak biraz ilerleyince asıl sorunun Brick ve babası arasındaki uzun vadeli bir sorunun devamı olduğunu anlıyoruz.


Brick’in sert ve sevgisini göstermeyen babası sıfırdan büyük bir servet sahibi olmuştur. O gün babanın yaş günüdür ve bir süredir yaşadığı sağlık sorunlarının kaynağının artık tedavisi mümkün olmayan ciddi bir hastalık olduğu anlaşılmıştır. Onun ölümünden sonra kalacak serveti idare etmek isteyen Brick’in abisi ve onun hırslı karısı türlü yalakalıklarla babaya şirin görünmeye çalışmaktadırlar. Brick babasının sevgisinden mahrum büyümüş olmanın da etkisiyle sevgiyi iyi bir sporcu olduğu yıllarda takımındaki yakın bir arkadaşında bulmuştur. Bu yakın arkadaşı intihar ederek ölmüştür ve Brick bu intihardan kendisini sorumlu tutmaktadır. Filmin ilerleyen sahnelerinde açığa kavuşan bir dizi olaylar zinciri Brick’in, Maggie ve intihar eden arkadaşı arasında bir ilişki olduğuna inanmasına neden olmuştur. Bu yanlış anlamanın düzelmesi için bütün ailenin içinde biriktirdiklerini ortaya dökmesi ve her şeyin apaçık konuşulması gerekecektir.


Brick ve babası arasında, Avrupa gezilerinde satın alınmış bodrumdaki değerli sanat eserleri arasında geçen konuşma Brick’in ruh halini çok güzel anlatmaktadır. Bodrumdaki eşyalar bana Yurt Cane filmindeki malikâneyi dolduran sanat eserlerini hatırlattı. Yurttaş Cane filmine çok benzer bir şekilde burada da büyük babanın servet hırsının aslında ruhsal açlığını telafi etme çabasından başka bir şey olmadığını görüyoruz. Baba oğul arasındaki diyalog şöyle gelişir:

baba, oğul, iletişimBaba: Ne Avrupa'daki mezattan ne de dünya üzerindeki herhangi bir çarşıdan alamayacağın bir tek şey var. O da hayatın. Hayatın bittiği zaman onu geri alamıyorsun.

Brick: Hayır. Bunu kimse yapamaz.

Baba: Benim için mi, kendin için mi üzülüyorsun?

Brick: Senin için baba.

Baba: Bu iyi, çünkü beni özleyeceksin.

Brick: Neden annemin bütün bunları almasına izin verdin?

Baba: İnsan er geç ölmeye mahkûm bir hayvandır. Eğer parası varsa durmadan bir şeyler alır. Alabildiği her şeyi almasının nedeni aldıklarından birinin ona ebedi hayatı getirebileceğine dair içinde taşıdığı o imkânsız ve delice umuttur. Artık bana Koca Baba demediğini fark ettim. Bir Koca Baba'ya ihtiyacın olduğunda neden bana gelmedin? Dayanacak birine ihtiyacın vardı da neden beni değil Skipper'ı seçtin? Ben babanım. Kendi kanından birine güvenmeliydin. Seni sevenlere.

Brick: Sen sevgi nedir bilmezsin. Senin için beş harfli bir kelime o kadar.

Baba: Hafızan ne kadar da zayıf. İstediğin her şeyi almadım mı sana?

Brick: Sevgiyi satın alamazsın! Bir milyon dolarlık çöp almışsın! Seni seviyorlar mı peki? Anlamıyor musun? Ne çiftliği, ne de paranı istemedim hiç. Hiçbir şeye sahip olmak istemiyorum! Benim tek istediğim bir babaydı, patron değil!

Brick: Beni sevmeni istedim.

Baba: Seni sevdim, hala seviyorum.

Brick: Ne beni, ne Gooper'ı, hatta annemi bile sevmedin.

Baba: Bu doğru değil. Onu sevdim. Ona hep verdim...

Brick: Ona bir sürü ıvır zıvır verdin baba. Bir ev, Avrupa seyahati, bütün bu saçma sapan eşyalar. Biraz mücevher. Ona bunları verdin, sevgini değil.


Yalnızca Brick ve babası arasındaki değil, Brick ve karısı Maggie arasında da çok uzun süredir konuşulmadığı için ilişkilerinin bozulmasına neden olmuş olan birikmiş meseleler nihayet ortaya konulur. Aslında tamamen yanlış anlama ya da iletişim eksikliğinden kaynaklanan ciddi sorunları nihayet çözümlenir.


Aile içinde ve evlilikte iletişiminin önemini vurgulayan bu filmin mutlaka seyredilmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle günümüzde iş ve evlilik hayatı arasındaki dengeyi kurmakta zorluk yaşayan ve eş ve çocuklarına ayırmadıkları zamanı onlara satın aldıkları şeylerle telafi edebileceğini düşünen anne babaların bu filmi seyretmeleri gerekir.


Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy