Oyuncular: Demi Moore, Jeff Daniels ve George Dzundza
Konusu ve yorum: Evlilik ve ilişkiler hakkında ilginç, sürükleyici, zekice bir film. Filmin afişi ve adı erotik çağrışımlar yapsa da erotizmle alakası olmayan bir film.
Marina Lemke (Demi Moore) bir deniz fenerinin kenarında yalnız büyümüş kadındır. Medyumluk becerileri vardır, gerçi zaman zaman yanıldığı da olacaktır. Hayatının erkeğini beklerken, karşısına çıkan ilk erkek olan tatile gelmiş olan şehirli bir kasapla iki gün içinde evlenir ve şehre yerleşir. Bu son derece çekici kadın yeni yerinde biraz da medyumluk becerileriyle çevredeki herkesin ilgisini çeker ve etkiler.
Fimi kesinlikle çok ilginç hale getiren bir nokta da kasabın müşterileri olan kişilerin bir kısmının aynı zamanda karşıda oturan psikiyatristin hastaları olmalarıdır. Öngörüleriyle son derece rasyonel bir adam olan psikiyatristin hastalarının kafasını karıştırır. Bu arada psikiyatristin evde giydiği tişörtün üzerinde "The unexamined life is not worth living" yani "incelenmemiş bir hayat yaşamaya değmez" yazmaktadır. Psikiyatristin nötr duruşuna karşın Marina'nın telkinleri bazıları üzerinde daha etkili olur. Bazı insanların inceleyip durmak yerine ne yapmaları gerektiğini duymaya ihtiyacı olduğunu düşündürdü bana.
Bilim ve metafizik arasındaki çatışma filmde psikiyatr ve medyum Marina karşıtlığı ile temsil ediliyor filmde. Geleneksel olan da Marina'nın zaman zaman atıflar yaptığı büyükannesi ile temsil ediliyor. Filmin bir sahnesinde psikiyatrın kadın hastası doktora "affet beni doktor, günah işledim" der. Aslında insanların bir kısmının manevi ihtiyaçlarını karşılamak için psikiyatrlara başvurduğu düşüncesini yansıtan bence gerçekten komik bir replik olmuş. Zaman zaman psikiyatristin insani yanının ön plana çıktığı, bir ara hasta ve doktorun yer değiştirdikleri sahneler bir psikiyatrist için görülmeye değer sahneler. Aşağıdaki fragmanda psikiyatristin kendi duygularının etkisi altında kasabın karısına eşiyle ilişkisini bozacak bazı sırları verdiği bölümü izleyebilirsiniz. Psikiyatr bunu bilinçdışı şekilde yapıyor ki, buna karşıaktarım diyoruz. Psikiyatrist kasabının karısına karşı hissettiklerini karşı aktarım olarak anlatıyor bu fragmanda da ama asıl karşı aktarım sırları deşifre etmesi bence. Bir terapistin nasıl cozuttuğunu görmek istiyorsanız bu filmi seyretmelisiniz.
Bir sahnede psikiyatrın sevgilisi olan kadın Marina'ya iki gün içinde kocasıyla evlenme kararını nasıl verebildiğini "nasıl emin olabildin" diyerek sorar. "Acaba biz bağımsız olmak için fazla mı çaba harcıyoruz" diyerek modern kadının evlilik karşısında yaşadığı çelişkiyi dile getirir. Bir uçta sezgileriyle hareket edip iki günde evlilik kararı vererek hayatından mutlu görünen bir kadın, diğer yanda "emin olmak" ya da "bağımsız olmak" kaygılarıyla kararsız ve mutsuz kadın.
Filmin ilerleyen sahnelerinde kasap bir kadına, psikiyatr da kasabın karısına âşık olunca işler karışır. Marina'nın hızlıca verdiği karara duyduğu güven, psikiyatrın bütün dünyasını üzerine inşa ettiği rasyonalitesine duyduğu inanç sarsılır. Marina kocasının kendisini aldattığını öğrenince şehri terk eder. Psikiyatr da peşinden giderek onu bulur ve bilim ve metafizik kavuşurlar.
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy
RSS Facebook Twitter ilicMedia