ruhikizi

Evlilik, Aşk ve Kadın Erkek İlişkileri Üzerine Filmler

Gölge Topraklarda

gölge topraklarda, anthony topkinsAşkın cinsel çekime indirgendiği günümüzün hedonist yaşam tarzına tezat oluşturacak şekilde bir dostluk üzerine kurulu gerçek bir aşk ve evlilik hikâyesi.


Orijinal adı: Shadowlands

1993 İngiltere - Tür: Dram, Romantik

IMDB Puanı: 7.3/10 Benim puanım: 6/10


Yönetmen: Richard Attenborough

Senaryo: William Nicholson


Oyuncular: Anthony Hopkins, James Frain, Debra Winger, Julian Fellowes, John Wood


Konusu ve yorum: Yedi kitaptan oluşan Narnia Günlükleri serisinin yazarı olan Clive Staples Lewis’in gerçek yaşam öyküsünü, evlilik ve aşkını anlatan film. Clive Staples ya da arkadaşlarının isimlendirmesiyle Jack, Oxford üniversitesinde ders veren bir romancı, şair, akademisyen, edebiyat eleştirmeni ve teologdur. Jack, Amerikalı şair Joy Gresham ve küçük oğlu Douglas’la İngiltere ziyaretleri sırasında tanışır. Kendisinden 17 yaş küçük olan Joy’la aralarında yakın bir dostluk gelişir. Jack, Joy’a karşı daha farklı duygular besliyor olduğunu belki de kendisi bile ne hissettiğinden emin olamadığı için anlatamaz. Joy’un İngiltere’de kalabilmesi için formalite bir evlilik yaparlar. Ancak zamanla aralarındaki platonik aşk ve dostluk karşılıklı bir aşka dönüşür. Jack verdiği konferanslarda acının insanı olgunlaştırdığını anlatmaktadır:

“Tanrı, bizim acı çekmemizi mi istiyor?

Ya bu sorunun cevabı evetse?

Bakın, Tanrı'nın özellikle bizim mutlu olmamızı istediğinden emin değilim.

Bence, O bizim sevmemizi ve sevilmemizi istiyor.

Bizim büyümemizi istiyor.

Sizlere diyorum ki, Tanrı bizleri sevdiği için bizlere acı çekme yeteneği bahşetmiş.

Başka bir deyişle, acı; Tanrı'nın, sağır bir dünyayı uyandırmak için, kullandığı megafonudur.

Gördüğünüz gibi, bizler; heykeltıraşın şekil vererek insan formuna dönüştürdüğü taş parçalarıyız.

Çekiç darbeleri bizi ne kadar çok acıtırsa bizler o kadar mükemmel oluruz.”

Kısa zaman içinde Joy’un kanser olduğu ortaya çıkınca, o zamana kadar büyük ölçüde teorik kalmış olan bu hipotezi gerçek anlamda sınanacaktır. Joy evliliklerinden sonra 4 yıl daha yaşar ve oğlu Douglas’ı Jack’e bırakarak 45 yaşında ölür. Filmde izlemiyoruz ama gerçek yaşamında Jack karısının ölümünden 3 yıl sonra, 65’inci yaşgününe bir hafta kala hayata gözlerini yummuştur.

Bu film bir kadın ve erkek arasındaki ilişkiyi cinselliğe indirgeyen günümüzün hedonist yaşam biçimi üzerine düşünmeye sevkediyor seyirciyi. Maalesef artık birçok evlilik, yalnızca keyifli bir birlikteliği toplum karşısında meşrulaştırmak gerekçesiyle yapılıyor ve birçok evlilik eskisi kadar zevk vermediği için sonlandırılıyor. Oysa kanser olduğunu ve az bir ömrü kaldığını, evliliklerinin hayatının son yıllarında onun acılarını azaltmak için destek olmakla geçeceğini bilmesine rağmen Jack, Joy’la evleniyor. Bu kadar yüce bir duruş sergilemek, pek çoğumuz için ütopik olsa da, az bir acıya katlanamamak da olağan kabul edilmemeli diye düşünüyorum. Jack’in de söylediği gibi acılar adeta bir heykeltıraşın çekiç darbeleri gibi bizi gerçek anlamda bir insan olmamızı sağlıyor.

Bu filmi küçük engeller karşısında pes etmeyi düşünen herkesin muhakkak seyretmesi gerekir. Eğer çok sevdiğiniz eşinizin rahatsızlığı nedeniyle evliliğiniz size acı veriyorsa, bu filmi seyretmelisiniz. Kim bilir belki size devam etmeniz için bir başka bakış açısı, bir güç verir.

Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy