Evlilik üzerine sevimli bir Yeşilçam komedisi.
1976 Türkiye – Tür: Komedi
IMDB Puanı: yok
Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo: Nejat Saydam
Yapımcı: Murat Köseoğlu
Oyuncular: Necla Nazır (Leyla); Mahmut Hekimoğlu (Ali); Şemsi İnkaya (Mülayim); Hulusi Kentmen (Komiser Baba); Mete İnselel (Salim); Baki Tamer Kara (Gaffur); Cevat Kurtuluş (Ahmet); Sümer Tilmaç (Süslü Niyazi); Belkıs Dilligil (Hayriye); Asuman Arsan; Yavuz Selekman; İdil Oğuzoğlu
Konusu ve yorum: Birbirini seven iki genç, Leyla ile Ali evlenmek istemektedirler. Ama Leyla’nın yaşı henüz 17 olduğu için ailesinden izin almadan evlenemez. Paragöz bir kadın olan annesi de “yüz görümlüğü” olarak bir daireden aşağısını kabul etmez. Bu durumda Ali’nin para biriktirmek için Almanya’ya gitmekten başka çaresi kalmaz. Leyla’yı seven Mülayim adındaki saf genç daha vardır. Mülayim’in dayısı Salim karısından boşanır ve gazetelerdeki evlilik ilanları yoluyla yeniden evlenmek istemektedir. Film kahramanlarımızın sevdiklerine kavuşma ve evlenme süreçlerindeki komik olayları anlatıyor. Filmin sonunda Ali’yle Leyla kavuşurken, Mülayim ve dayısı Salim de aradıklarını yine gazetedeki “Evlilik Şirketi” rumuzuyla verilmiş bir ilanda bulacaklardır.
Bu filmi seyrederken gazete ilanları oluyla evlilik aramanın ülkemizde ne kadar geçmişi olduğunu merak ettim. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Sıddık Akbayır, 1904 yılında, yani henüz Osmanlı zamanında Samsun’da yayınlanan Musavvar Malumat gazetesindeki evlilik ilanları üzerine bir çalışma yapmış. Gazetedeki evlilik ilanları birkaç açıdan ilginç. Birincisi şahsen o dönemde görücü usulü ile evlilik dışında böyle bir seçeneğin var olduğunu düşünmezdim. Demekki günümüzdeki internet evlilik siteleri, televizyonlardaki evlendirme programlarının yerine gazete ilanlarının kullanılması oldukça eski bir uygulamaymış. Öğrendiğim kadarıyla o yıllarda yalnızca erkekler bu şekilde evlilik ilanı verebiliyorlarmış. Kadınların evlilik ilanı vermesi ayıp kabul ediliyormuş. İlginç olan diğer nokta bu ilanlarda “musikiden anlar” kadınların tercih ediliyor olması. Bu durum, belki de gazetelere evlilik ilanı verenlerin o dönemde daha modern bir eğitim almış olanlar arasından çıkmalarıyla açıklanabilir. Bu gazete ilanlarından birisi şöyle: ''Bir validem var. Askerim. 700 kuruş maaşım var. Yaşım yirmidir. Asil ve güzel bir kız ile izdivaç etmek istiyorum. Bunun için şu özelliklere sahip bulunması lazımdır: 14 ila 17 yaşında bulunması, bir parça musikiye aşina olmalı, benim maaşım kadar bir gelire sahip bulunması, oldukça mutaassıp olmalı. Bu şartlar dâhilinde dest izdivacı arzu edecek hanımefendilerin ya adreslerini bildirmesini veya gazetenizle adresime müracaat etmesini arz eylerim. (H.N.)''
Bu ilanlarda dikkati çeken bir başka nokta da, bu ilanlarda genellikle oldukça genç kızların aranıyor olması. Günümüzde olsaydı adamı hapse atarlardı. Ancak o dönem için olağan karşılanıyor. Evlilik yaşıyla ilgili Medeni Kanun maddesini tarihi seyri ise ayrıca ilginç. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 1926’da yürürlüğe giren ilk medeni kanununda yasal evlilik yaşı 17. Ancak 17 yaşın altındaki evlilikler o kadar yaygın ki, resmi nikâh yapamayınca, imam nikâhı ile insanlar evleniyorlar. Bunun üzerine 15/06/1938 tarihinde kanun maddesinde değişiklik yapılarak evlilik yaşı kadınlarda 15, erkeklerde 17'ye indiriliyor. Bu değişiklikte genç cumhuriyetin nüfus arttırma politikalarının da rolü olabilir. Bir ara 6 çocuk yapana madalya bile takılıyor! İnceleyebildiğim kadarıyla 2001 yılındaki Medeni kanuna kadar evlilik yaşıyla ilgili düzenleme aynen devam ediyor. Yeni medeni kanunla yasal evlilik yaşı kadın ve erkek için 17 yaşın doldurulması olarak düzenleniyor. Elbette yasal olarak reşit sayılabilmesi için 18 yaşın bitirilmesi gerekiyor. Bu nedenle yasaların izin verdiği evlilik yaşı ister 17 ister 15 olsun, 18 yaşın altındaki evliliklerde anne babanın izin vermesi gerekiyor. Evlilik Şirketi filminde de o dönemdeki kanun 15 yaşında evlenmeye izin veriyor olsa da annesi istemediği için evlenemiyor. Evlilik yaşı meselesinin ideolojilerden arınmış bir tartışmasını görmedim. Ben de bu tartışmalara girmeyi sevmediğim için yalnızca bu bilgileri vermekle yetineceğim.
Filmin adı olan “Evlilik Şirketi” aslında evlendirmek üzere çiftleri bir araya getiren ticari kuruluşlara verilen bir isim. Maliye’nin mevzuatında böyle bir iş kolu tanımlanmış durumda. Çöpçatanlık belki insanlık tarihi kadar eskidir. Çöpçatanlığın profesyonel bir iş olarak yapılmasıyla ilgili olarak Britanya’da 1600’lü yıllarda bir kiliseye bağlı üyelerin benzer sınıftan biriyle evlendirmek amacıyla kurulduğu söyleniyor. 1825 yılında da Londra’da klise tarafından işletilmeyen bir evlendirme şirketi kurulmuş. Bu ilk şirketler benzer sınıftan evliliklerin gerçekleştirilmesini hedeflemiş. Geleneksel Japon kültüründe de Nakodo adı verilen çöpçatanlar görev yapıyorlarmış. Geleneksel Yahudi topluluklarında “shadchan” denilen profesyonel çöpçatanlar varmış. Kadın ve erkek arasındaki ilişkilerin sınırlı olduğu bu geleneksel topluluklarda çöpçatanların uygun eş olabilecek çiftleri karşılaştırması o toplulukta önemli bir işlevi gördüğüne inanılıyor. Hindu’lardaki kast sistemi, farklı kastlardan olanların evlenmesini uygun bulmadığı için çöpçatanlara epey iş düşüyor. Biraz da bu nedenle olsa gerek, Hintlilerin yapıp yönettiği birçok Hindu evlendirme sitesi var. İnternet ortaya çıkmadan önce, video kayıtları yapıp, adaylara bu kayıtları seyrettirerek uygun eşleri seçmelerine imkân tanıyan evlilik şirketleri vardı. Türkiye’de ilk evlilik şirketi ne zaman açıldı, nasıl çalışıyordu bulamadım ama bu filmin adına böyle bir şirket ilham vermiş olabilir.
Çocuklarınızla birlikte seyredebileceğiniz, eğlenceli bir film. Kızlarının evliliği üzerinden zengin olmak isteyen anne-babaların alması gereken dersler bir yana, eğitici bir tarafı pek yok ama bir Yeşilçam klasiği olarak seyretmeye değer. İyi seyirler dilerim.
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy
RSS Facebook Twitter ilicMedia