ruhikizi

Evlilik, Aşk ve Kadın Erkek İlişkileri Üzerine Filmler

Crazy Love

crazy love, cinsellik, ergelik, güzel1987 Belçika – Tür: Dram

IMDB Puanı: 7,0/10


Yönetmen: Dominique Deruddere


Oyuncular: Michael Pas, Geert Hunaerts, Amid Chakir, Gene Bervoets, Josse De Pauw

Senaryo: Charles Bukowski, Marc Didden, Dominique Deruddere


Konusu ve Yorum: Üç farklı Charles Bukowski hikâyesini sinemaya aktaran, kadın erkek ilişkilerinin en acımasız yanlarını ve çirkinliklerini, saf kaba cinselliği işleyen bir film. Bukowski’nin eserlerini okuduysanız ve hoşlanmadıysanız bu filmin size göre olmadığını kesinlikle söyleyebilirim. Pornografik değil ama cinsellik içeren birçok kaba, duygudan yoksun hatta bazıları iğrenç denilebilecek sahneler içeren bir film. Bukowski’nin okuduğum romanları da bu film de 18 yaşın altındakiler için kesinlikle uygun değil bence. Bazı sahneleri büyüklerin bile hazmetmesi mümkün olmayabilir. Bununla birlikte en azından bazı insanlar için kadın erkek ilişkilerinin ne kadar acımasız olabileceğini ve cinsellikle ilgili sorunları aşmanın ne kadar zor olabileceğini bu kadar çarpıcı bir şekilde sinemaya aktaran bir film var mı ben bilmiyorum.


Filmin başında 12 yaşındaki Harry Voss’u sinema salonunda bir şövalye ile prensesin kavuşmalarını izlerken görüyoruz. Ergenliğinin başındaki bu çocuk henüz cinsellikle ilgili hiçbir şey bilmemektedir ve kadın erkek arasındaki ilişkinin romantik yanı onu etkiler. Anne ve babasının da filmlerdeki gibi romantik bir kahramanlık hikâyesi içinde geliştiğini kurgulamaktadır. Ergenlik yıllarının sonlarındaki bir arkadaşı ona kadın erkek arasında olan biteni bütün açıklığıyla öğretir. Anne babasının cinsel ilişkisine şahit olur. Kafası karışır.


crazy love, güzel, ergenlikAradan yıllar geçer ve Harry’yi lise son sınıftayken, bu kez bütün yüzü çirkin iltihaplı sivilcelerle dolu bir şekilde görürüz. Biri hariç bütün arkadaşlı tarafından dışlanmıştır; daha da kötüsü Harry çirkinliği nedeniyle kendisini arkadaşlarından soyutlamıştır. Lisenin en güzel kızına âşıktır ve onun için şiirler yazar ama Goethe’nin “Genç Werther’in Acıları”nda olduğu gibi kıza bir türlü açılamaz. Oysa bütün erkeklerin dikkatini çekecek kadar güzel olan bu genç kızın aradığının yaşıtlarından farklı duygusal bir ilişki olduğunu filmde hissederiz. Harry mezuniyet balosunda bu kızla dans etmeyi başarır ama, kendi kendini aşağıladığı için yapılması gerekenleri yapmadan, söylenmesi gerekenleri söylemeden geri adım atar, kendini gösterme fırsatını kaçırır.


Kadın erkek ilişkilerindeki acımasız bir gerçekle yüzleştiriyor bizi bu film. Duygular, mantık, kişilik, zekâ bir ilişki için son derece önemlidir ama güzel ya da çirkin olmak kadın erkek ilişkilerinin kaçamayacağımız bir realitesidir. Eğer istisnai bir güzelliğe sahipseniz bu kulvarda bir adım öndesiniz demektir. Ya da fiziksel olarak istisnai bir iticiliğiniz varsa, başka bir açıdan kendinizi geliştirmedikçe şansınız azalır. Bir kadını en çok cezbedecek özelliklerden birisi cesarettir. Ne kadar çirkin olursanız olun, eğer bu çirkinliğe takılıp kalmazsanız, öz güveninizi fiziksel özelliklerinize bağlamamayı başarıp cesaret gösterebilirseniz yalnız kalmaya mahkûm olmadığınızı söyleyebilirim.


Harry maalesef ergenlik yıllarının başında cinsellikle ilgili yaşadığı zamansız tecrübeler nedeniyle kadın erkek ilişkilerini cinselliğe indirgedi. Bu yönüyle filmin zamanından önce cinselliğe maruz kalmanın ne kadar zararlı olabileceğini gösterdiğini düşünüyorum. Eğer bir kadın ve erkek arasındaki çekimin tek parametresi olarak cinselliği görüyorsanız, güzel ya da çirkin olmak sizin için hayati olacaktır ve kaybedeceksiniz.


crazy love, güzel ölü kadın, seksDaha sonra Harry’yi orta yaşlarda kendini alkole vermiş yalnız bir adam olarak görüyoruz. Doğru düzgün bir işi, parası ve arkadaşı olmayan zavallı bir adam. Artık sivilcesi yok ama kendini salıvermiş, bu kez alkol ve bakımsızlık yüzünden kendi kendini çirkinleştirmiş bir adam. Eski arkadaşıyla karşılaşır ve birlikte tekrar gençlik yıllarındaki gibi serserilik yaparlar. Gecenin oldukça ilerlemiş bir saatinde iyici sarhoş bir şekilde bir parkta gezinirken bir evin önüne yanaşan cenaze arabası görürler. Cenaze arabasına kefene sarılmış bir ceset yüklenir. Bu iki serseri bir süre yalnız bırakılan cesedi arabadan çalarlar ve Harry’nin arkadaşının kaldığı metruk binaya götürürler. Kefeni açtıklarında son derece güzel bir kadının çıplak cansız bedeni (Florence Beliard, filmin en başındaki prenses de aynı kadındır) karşılarında durmaktadır. Harry hayatında ilk kez kendi çirkinliğinden iğrenmeyen son derece güzel bir kadınla karşı karşıyadır. Kendisine tepki veremeyen bu kadınla birlikte olur ve sonrasında şöyle söyler: “Sahip olduğum en mükemmel kadındı. Böylesi hayatta bir kez eline geçer.”


Gecenin karanlığında cesedi deniz kıyısına götürürler. Arabanın ışıkları altında Harry “kendince” bu kadınla bir düğün töreni yapar. “Kabul ediyor musun? İyi günde kötü günde. Ölüm sizi ayırana kadar.” zaten ölmüş bir kadınla yapılan düğün töreni için dramatik bir replik. Daha sonra kadını kucağına alır ve denize doğru ilerler. Bu arada arkadaşı arabada sızmıştır ve sabah uyandığında Harry de ceset de kaybolmuştur.


Ergenlik yıllarında yaşanan sorunların, eğer doğru bir şekilde ele alınmazsa ne kadar vahim sonuçlarının olabileceğini anlatan bu filmin konusu ve cinselliği aktarım biçimi nedeniyle yaygın olarak seyirciler tarafından kabul göreceğini hiç sanmıyorum. Eğer bir erişkin ya da uzman olarak özellikle ergenlik cinselliği ile ilgileniyorsanız ya da sinemayla özel olarak ilgileniyorsanız bu filmi seyretmenizi tavsiye ederim. Eğlence olsun diye bir seyretmek istiyorsanız bu filmden uzak durun. Eğlenceli falan değil!


Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy