New york’da yaşayan bir kadının ikinci kez evlenmek üzere sözlendikten sonra gelişen olayları anlatan çok sevimli, çok keyifli bir film.
Orijinal adı: Moonstruck
1987 ABD - Tür: Dram, Komedi, Romantik
IMDB Puanı: 7,0/10
Yönetmen: Norman Jewison
Senaryo: John Patrick Shanley
Oyuncular: Nicolas Cage, Cher, Danny Aiello, John Mahoney, Olympia Dukakis, Vincent Gardenia
Konusu ve yorum: Loretta Castorini (Cher) dindar, birbirine bağlı bir İtalyan ailenin 37 yaşındaki kızıdır. Loretta’nın ilk evliliği kocasının ölümüyle hazin bir şekilde biter. Âşık olmadığı, hatta kendisine pek uygun gibi görünmeyen bir adamın evlilik teklifini kabul eder. Sözlüsü, ölmek üzere olan annesinin son günlerinde yanında olmak için Sicilya’ya gider. Bu arada beş yıldır küs olduğu kardeşi Ronny’yi (Nicholas Cage) düğüne davet etmesi için Loretta’ya Ronny’nin telefon numarasını verir. Loretta, Ronny’yi arar, ancak telefonda ikna edemeyince yanına gider. Beş yıl önce bir elinin parmaklarını kaybeden bu genç adam bu olay yüzünden kardeşini suçlamaktadır. Loretta bu adamı kardeşiyle barışıp düğüne gelmesi için inka etmeye çabalarken aralarında çok hızlı bir yakınlaşma olur.
Bu arada Loretta’nın babası Cosmo (Vincent Gardenia) evlilik dışı bazı arayışlar içindedir. Annesi Rose (Olympia Dukakis) Cosmo’nun bir şeyler karıştırdığı fark etmiştir. Rose çevresindeki erkeklere “Erkekler, neden kadınların peşine düşerler?” diye sorarak eşinin evlilik dışı arayışının sebeplerini anlamaya çalışmaktadır. Loretta’nın sözlüsü ile aralarındaki diyalog şöyle gelişir:
Rose: ...sana sormak istediğim bir soru var. Söyleyebilirsen, bana doğruyu söylemeni istiyorum. Erkekler neden kadınların peşine düşerler?
Johnny: İncil hikâyesi var. Allah, Âdem'in eğe kemiğinden Havva’yı yarattı. Erkekler, kadınların peşine eğe kemiğini geri almak için düşüyor olabilirler. Allah eğe kemiğini aldığı zaman... Oraya büyük bir delik bıraktı... ...ki orada önceden bir şey vardı. Ve onu kadın aldı. Şimdi, belki... ...belki... ...erkek, kadın olmadan... ...tam bir erkek değildir.
Rose: Bir erkeğin, neden bir kadından... ...daha fazlasına ihtiyacı olsun?
Johnny: Bilmiyorum. Ölümden korkuyor olabilir.
Rose: İşte bu. Sebep bu.
Johnny: Bilmiyorum.
Rose: Soruma cevap verdiğin için teşekkür ederim.
Loretta sözlüsüne ihanet ettiği için suçluluk duymuştur hatta günah çıkartmaya bile gider ama sonuç değişmez. Ronny de parmaklarını kaybettikten sonra hayata küsmüştür, taa ki bu kadını görünceye kadar. Ronny Loretta’yı bırakmamaya kararlıdır. Mucizevî bir şekilde annesi ölmeyince Loretta’nın sözlüsü geri döner. Ronny bir sabah Loretta’nın evine gelir. Cosmo, Rose, Loretta, evdeki doksanlık büyükbaba, Ronny hep beraber kahvaltı masasında bir araya gelirler. Rose kocasına herkesin içinde “Bir daha o kadını görmeyeceksin” der. Sözlüsü gelir ve Loretta’yla evlenemeyeceğini, çünkü evlenirlerse annesinin öleceğine inandığını söyler, nişan bozulur, yüzük atılır, Ronny yüzüğü ödünç alır ve Loretta’ya evlenme teklif eder. Yalnızca bu sahne için bile bu filmi seyretmeye değer, emin olun. İlginç, komik, doğal, insani gerçekten eğlenceli bir son.
Bu filmden gerçekten keyf alacağınızı düşünüyorum. Ayrıca filmde küçük belki ama önemli bir detay var. Loretta’nın annesinin eşi tarafından aldatılma olasılığı karşısında gösterdiği son derece soğukkanlı tutum izlemeye ve dikkate almaya değer. Bu kadın kocasının dışarıdaki arayışından kesinlikle incinmiştir. Hatta bir ara yalnız gittiği restrorantta karşısına orta yaşlı kadınlara düşkün bir adam çıkar. Adam Rose’dan hoşlanır. Rose, pekâlâ kocasına misilleme olarak bu fırsatı değerlendirebilirdi, ama öyle yapmaz. Evliliğinde bir sorun olmadığını bildiği için kocasının davranışını anlamaya çalışır. Sonra da uygun bir fırsat yakalar ve tek bir iki cümleyle sorunu çözer:
Rose: İyi bir eş oldum mu?
Cosmo: Evet.
Rose: Onunla görüşmeyi bırakmanı istiyorum. Ve git günah çıkar.
Cosmo: Bir adam bir gün, hayatının hiçbir şey üzerine kurulduğunu anlar... ...ve kötü, çılgın bir gün üzerine kurulduğunu.
Rose: Hayatın hiçbir şey üzerine kurulmuş değil.”
“Bekâra karı boşamak kolaydır” diye bir söz var ya, insan kendi başına gelmeyince atıp tutuyor ama 40 yıllık bir evlilik hayatından sonra aldatılsa bile bir insanın eşinden boşanması hiç de kolay bir şey değil. Sizi aldatan kocanızı affedin demiyorum elbette. Her duruma uyan tek bir çözüm olamaz. Eğer evlilik hayatınızdan o zamana kadar memnun idiyseniz, yani aldatılma eğer bardağı taşıran son damla olmadıysa, fevri bir karar vermeden önce biraz durup düşünmekte fayda var diyorum.
Bu arada film müzikleri de nefis. Dean Martin’in "That's Amore” şarkısı eşliğinde keyifle seyredeceğiniz bu filmi kesinlikle tavsiye ediyorum. İyi seyirler.
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy
RSS Facebook Twitter ilicMedia