ruhikizi

Evlilik, Aşk ve Kadın Erkek İlişkileri Üzerine Filmler

Aşkın Ömrü 3 Yıldır

aşkın ömrü üç yıldırBohem, hedonist bir hayat içinde güven ilişkisine dayalı uzun süreli bir ilişki ya da evlilik olamayacağını anlatıyor bu film.


Orijinal adı: L'amour Dure Trois Ans

İngilizce adı: Love Last Three Years

2011 Fransa - Tür: Komedi, Romantik

IMDB Puanı: 6.0/10 - Benim puanım: 3/10

Uyarı: Bizim kültürümüzde yadırganacak birçok kültürel öge içeriyor. Fazlasıyla cinsellik ve çıplaklık mevcut. 18 yaş altı için kesinlikle uygun değil.


Yönetmen: Frederic Beigbeder

Senaryo: Frederic Beigbeder


Oyuncular: Louise Bourgoin, Gaspard Proust, Frédérique Bel, Joey Starr, Valérie Lemercier, Anny Duperey


Konusu ve yorum: Aşkla ilgili filmler listelerinde sıkça yer alan bir film olduğu için benim de listemde yer alıyor. “Aşk geçici midir”, “ömür boyu aşk mümkün müdür” gibi tartışmalara göndermede bulunduğu için yorumlayacağım. Yoksa seyredilmese de olur bir film olduğunu düşündüğümü söylemek zorundayım.

Film bir edebiyat eleştirmeni olan Marc Marronnier’in boşanma sahnesiyle başlıyor. Marc istemediği bu boşanmanın hayal kırıklığı ile aşkın geçici olduğunu savunan “Aşkın Ömrü 3 Yıldır” adında bir roman yazar. Birçok yayınevinden geri çevrilen romanı bir yayınevi basmaya karar verir. Ancak bir eleştirmen olduğu için romanın fazla eleştiri alacağını düşünerek takma isimle yayınlanacaktır. Bu arada kuzeninin sevgilisi olan güzel Alice’le (Louise Bourgoin) tanışır. Son derece rahat ve yaşam dolu bir kadın olan Alice’in cazibesine kapılır ve kuzenine rağmen Alice’le birlikte olmaya başlaması uzun sürmez. Ancak Alice’i kaybetmemek için kadınları küçümseyen romanından ona hiç söz etmez. Romanın umulmadık şekilde başarılı olması ve ödül kazanması sonucu adını daha fazla gizleyemez ve Alice tarafından terk edilir vs vs.

Şu replik aşkın gerçek bir algıya değil, hayal dünyasındaki yanılgıya dayandığını çok güzel ortaya koyuyor: “Telefon mesajları işkencenin en saf halidir. Bir gün cevap gelmezse bunun stratejik olduğunu düşünürsunüz, iki gün gelmezse üzülürsünüz, üç gün gelmezse âşık olursunuz.” Sizi aramayan, gözünüzde büyür, çünkü kendinize değer vermediğinizde, sizi arayan sizin gibi “değersiz” birine değer verdiği için gözünüzden düşer. Aradan geçen zamanda hayal dünyanızda “o”nu ihtiyacınız olan şeye dönüştürürsünüz ve büyütürsünüz yani âşık olursunuz.

Bu filmde yüzeyel bir sürü ilişki anlatılıyor. Tamamen cinsel çekim ve hedonizm üzerine kurulu bir sürü ilişki. Bu filmdeki karakterlerin sevgili olmak ya da evlenmek için yalnızca bir tek kriterleri var, birlikte zevk almak. Zevk biterse ya da daha fazla zevk alabileceğini düşündüğü biri karşısına çıktığında aldatma son derece olağan gösterilmiş. Filmde, Marc’ın erkek arkadaşlarından birisi kadınlarda aradığı aşkı bulamadığında nihayet bir erkekle evleniyor. Hedonizmin yaşam biçimi olduğu bir toplumda aşkın cinsel hazla karıştırılmasından daha doğal ne olabilir. Dibine kadar bireysecilik, özgürlük ve sonuna kadar zevk bir araya geldiğinde bir kadın ve erkek birbirine nasıl güvenebilir. Daha çok zevk vereni bulduğunda sizi terk etmeyeceğinden emin olabilir misiniz? Bu kadar güvensizlik içinde nasıl bir evlilik mümkün olabilir ve sizi her an terk edebilecek biri için nasıl fedakârlık yapabilirsiniz? Film Alice ve Marc için mutlu sonla bitiyor olsa da bu son sadece bir başlangıç. Filmin sonundaki diyalog da bunu gösteriyor:

Louise BourgoinAlice: Aşkın üç yıl sürdüğüne dair teorine göre ben brezilyalı bir süper modelle tanıştığım için ilişkimize üç ay ara verirsek aşkımızın ömrü üç ay daha uzamış olur. Öyle mi?

Marc: Evet.

Alice: Öyle mi?

Marc: Evet, şey yani hayır. Bunun konuyla bir bağlantısı yok. En iyisi hep beraber olmak, evet bu daha iyi olur.

Alice: Evet. Ne zamana kadar?

Marc: Nasıl? Anlamadım.

Alice: Yeni 20 Şubata mı, 7 Mayısa kadar mı? Arada büyük fark var.

Marc: Her şey güzel olacak.

Öpüşürler ve arka planda denizde büyük bir dalga kıyıdaki çifte doğru yaklaşır. Ve son.

Marc’ın büyükannesi 57 yıl evli kalmış ve Marc kendine şunu sorar: “Neden iki jenerasyon sonra bu kadar umutsuzuz?” Sorunun cevabı çok basit: İki jenerasyon öncesinin kadın ve erkekleri evlilik kararı verdiklerinde bu yalnızca çok çekici buldukları için ya da keyifli vakit geçirdikleri için yapmıyorlardı. Unutmayalım ki, ne kadar dikkatle bir seçim yaparak evlilik kararını vermiş olurlarsa olsunlar, evlilik hayatları boyunca acaba şu ya da bu kadınla ya da erkekle evlensem daha mutlu olur muydum sorusunu kendilerine sordurtacak birileriyle karşılaşacaktırlar. Belki öyledir, belki değildir, bilmenin hiçbir yolu yok. Çünkü eğer evlilik sonrasında aramaya devam ederseniz, bir sonraki evlilik için de aynı soruyu soracaksınız demektir. Yani aramaya devam etme eylemi, bulamayacağınızı garantiliyor! Seks ve zevke gelince, elbette yenilik heyecan verir. Elbette eşinizden daha güzel, daha yakışıklı biriyle karşılaşma olasılığınız %90. Bu kapıyı açtınız mı, sonu gelmeyecek bir karmaşaya adım atmış oluyorsunuz.

Aşkın ömrü gerçekten de üç yıl mıdır? Bu sorunun cevabını araştıran bilim adamları beyin görüntüleme yöntemini kullanıyorlar. Eşlerine aşık olduğunu söyleyen evli çiftlerin beyinlerini fMRI (fonksiyonel mangetik rezonans görüntüleme) yöntemi kullanarak inceliyor ve genç aşık çiftlerle uzun süredir evli olan çiftleri karşılaştırıyorlar. Stony Brook üniversitesi psikoloji bölümünden Arthur Aron yeni âşık olmuş çiftlerin beyin görüntüleme bulgularıyla, uzun süredir evli olan ve âşık olduğunu söyleyenlerin beyin görüntüleme bulguları birbirine çok benzer olduğunu söylüyor. Uzun evlilik hayatlarına rağmen eşlerine âşık olmaya devam ettiklerini söyleyenler yalan söylemiyorlar, gerçekten de âşıklar. Bilim aşkın üçüncü evlilik yılından sonra biteceğini doğrulamıyor. Diğer yandan, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre “2012 yılı içinde gerçekleşen boşanmaların %39,6’sı evliliğin ilk 5 yılı içinde, %21,2’si ise evlilik süresi 6-10 yıl arası olan çiftlerde gerçekleşmiştir.” Bu da bize evliliklerin ilk 5 yılı içinde aşkın bitmesi olasılığının oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Eşinizle aranızda ne kadar güçlü bir kimya olursa olsun, bu ilk beş yıl içinde eşler flört ya da tanışma aşamasında fark edemedikleri ya da göz ardı ettikleri sorunlar nedeniyle boşanabilirler. Evet, aşk teorik olarak ömür boyu devam edebilir ama beslemek yıpratmamak şartıyla.

Sonuç olarak bu mutlaka seyretmeniz gereken filmler arasında değil bence. Aşk her şeyden önemlidir gibi yanlış bir mesaj veriyor. Eğer seyretmeye karar verirseniz, sorgulayarak izlemenizi tavsiye ediyorum.

Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy