ruhikizi

Evlilik, Aşk ve Kadın Erkek İlişkileri Üzerine Filmler

Adı Vasfiye

adı vasfiye, filmAtıf Yılmaz’ın Anadolu’da kadının metalaştırılmasını ve kadın erkek cinsel rollerinin çarpık bir şekilde şekillenmesini anlatan klasikleşmiş filmi.


1985 Türkiye – Tür: Dram, Fantastik

IMDB Puanı: 6,9/10 (227 oy)

Uyarılar: 18 yaş ve üzeri izleyici kitlesi içindir. Cinsellik Unsurları içerir. Olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar içerir.


Yönetmen: Atıf Yılmaz

Senaryo: Barış Pirhasan (Hikâye: Necati Cumalı’nın beş öyküsü)


Oyuncular: Müjde Ar (Vasfiye); Aytaç Arman (Emin); Macit Koper (Rüstem); Yılmaz Zafer (Fuat); Levent Yılmaz (Kuyumcu Hamza); Suna Tanrıver; Ali Rıza Özbilgiç; Oktay Kutluğ; Erol Durak (Gazeteci, yazar); Sahra Gülyüz; Şahika Tekand; Reşide Kuraner; Server Mutlu; Cem Meto (Sunucu); Hasan Yıldız (Alemci); Atilla Oğultekin; Ayhan Tanrıver; Levent Dönmez


Konusu ve yorum: Konu sıkıntısı çeken bir yazar, takma adı “Sevim Suna” bir meyhane şarkıcısının hayatını merak eder. Bu kadının gerçek adı Vasfiye’dir. Vasfiye’nin hayatını birinci kocası olan Emin, ikinci kocası olan Hamza, Vasfiye’ye asılan palavracı kart bir zampara olan İğneci Rüstem ve bir süre aşk yaşadıkları Doktor kendi bakış açılarından filmin fantastik kurgusu içinde yazara anlatırlar. Vasfiye, Ege’nin köyünde yaşayan bir kadından beklenmeyecek şekilde duygularını ve isteklerini açıkça ifade edebilen güzel bir kızdır. Vasfiye’nin babası, Emin’in babasının çiftliğinde kâhyadır. Küçük yaştan itibaren hoşlandığı Emin’le evlenmek için elinden geleni yapar. Emin, çok yumuşak huylu, hatta biraz utangaç genç bir delikanlıdır. Vasfiye’nin “sen askerdeyken beni bir başkasıyla evlendirirler” diyerek baskı yapmasıyla onu kaçırmak zorunda kalır ve ailesi mecburen iki genci evlendirir. Emin askerdeyken, Vasfiye Emin’in anne babası, abisi ve yengesinin oturduğu evde bekleyecektir kocasını. Emin’in arsız abisi, Vasfiye’ye göz koyar, Vasfiye ısrarla direnince ona iftira atar. Emin askerden izin alıp abisini köylülerin önünde bir güzel pataklar. Asker dönüşünde Vasfiye’yle birlikte kasabaya yerleşmek zorunda kalırlar. Cinsel olarak çok arzulu da olsa kocasından başka erkeklere karşı son derece dikkatli olan bu kadın, Emin’in kendisini aldattığını öğrenince Kordon’da kadınla eğlenirken suçüstü yapar ve rezil eder ama bir ton dayak yer. Zampara Rüstem ortada hiçbir şey yok iken Vasfiye’yle yatıp kalktığını sağda solda söyleyince, Emin Rüstem’i ve Vasfiye’yi bıçaklar ve hapse girer. İlk evliliği böyle bitince Vasfiye zengin bir adamla yarı görülü ikinci evliliğini yapar. İyi bir adam olsa da epey yaş farklı olan bu adamla ilişkisi onu mutsuz eder. Hapisten çıkan Emin’le tekrar karşılaşınca Vasfiye’nin hayatı iyice karışır.

Bu film, Atıf Yılmaz’ın geleneksel bir kültürde kadının yaşadığı sorunları sinemaya aktardığı kadın konulu filmlerinden bir diğeri. Kültürün ve çevre baskısının kadın ve erkeği nasıl şekillendirdiğini anlatıyor. Film, Emin’in 6-7 yaşlarında abisi ve babasıyla ava çıktıkları sahneyle başlıyor. Babası ve abisi arasındaki diyalog basmakalıp erkek ve kadın rollerinin nasıl aktarıldığını vurguluyor. Bu sahnede babası Emin’in abisine “Erkeğiz elhamdülillah. Utanmak kancık kısmının işi. De bakalım kızlarla aran nasıl. Diyiversene koçum kamışa su yürüdü mü bakalım.” der. Henüz ergenliğe yeni girmiş olan Emin’in abisini cinsel tecrübe kazansın diye tam bir yosma olan Vasfiye’nin annesine götürür!

Filmin başında gördüğümüz yumuşak huylu Emin ile ilerleyen sahnelerde gördüğümüz elinde tespih, kabadayı Emin arasındaki tezat, çevrenin etkisiyle cinsel rollerin nasıl şekillendiğini çok güzel anlatıyor. Aslında film boyunca Vasfiye’nin de benzer bir dönüşüm geçirdiğini görüyoruz. Çeşme başında köylü genç kadınların kocalarıyla seks hayatlarını anlattıkları sahne, kadınların da erkeklere benzer bir yozlaşma sürecinden geçtiklerinin göstergesi.

Film, toplumumuzda yaygın olan erkeklerin namus anlayışlarındaki çifte standarda da vurgu yapıyor. Erkek karısını aldatabiliyor ama karısının başını çevirip bakması bile tolere edilmiyor. Yozlaşmanın hangi cinsiyetle başlarsa başlasın, diğer cinsiyeti de etkileyeceğinin vurgulandığını düşünüyorum. Eğer kültür erkeklerin her türlü cinsel tecrübesini hoş görüyorsa, önüne gelenle yatmayı “erkek”liğinin ispatı olarak görüyorsa, kendi karısının da gün gelip bir başka erkeğin tacizine ve belki de baştan çıkarmasına maruz kalacağını söylüyor. Emin’in arkadaşları yaptığını ayıplamak yerine “Evde bal badem, İzmir’de fıstık ezmesi, ye babam ye.” diyerek onu hoş görüyorlar. Ancak Emin, karısını aldatırken, kasabanın zampara iğneci Rüstem’i de karısına göz koyup onu taciz ediyor ve hayal ürünü cinsel fantezilerini diğer erkeklere ballandıra ballandıra anlatıyor. “Eden bulur” dedikleri bu olsa gerek.

adı vasfiye, müjde arErkeklerin kendilerine her şeyi helal görürken, kendileri gibi olan diğer erkeklerden “koruma” adına kadına hayatı zindan etmelerinin aslında bu kısır döngünün bir parçası olduğunu düşünüyorum. Yani kadın, kocasının başka kadınlarla ilgilendiğini, kendisinin ihmal edildiğini, ikinci plana atıldığını görünce kâh intikam duygusuyla, kâh duygusal açlıktan düzene uyuyor. Mademki, ahlâklı görünüp ahlâksızca yaşamak yaygın, “ben de niye dürüst olup dayak yiyeyim” demeye başlıyor. Vasfiye’nin en sonunda geldiği nokta da biraz böyle sanırım.

Atıf Yılmaz’ın kadın konulu filmleri benim de bir üyesi olduğum ve ister istemez özdeşim kaynağım olan toplumumuzun çarpıklıklarını gözler önüne seriyor. Ne kadar yaygın bilemiyorum ama maalesef anlatılanlardaki gerçeklik payı, itiraf edeyim, beni rahatsız ediyor.

Berdel filminde olduğu gibi, Atıf Yılmaz’ın karikatürize yobaz, sakallı bir Müslüman tiplemesini bu filme de koyduğunu görüyoruz. Kim mi? Vasfiye’nin babası Kadir kâhya. Kızını istemeye geldiklerinde görüyoruz sakallı Kadir kâhyayı, arkasındaki duvarda asılı bir panoda “Bugün, Allah için ne yaptın?” yazılı bir şekilde. Bu tip, karısının, Emin’in babası olan çiftliğin beyiyle yatmasına göz yumup, sonra da iş üstünde bastırarak şantajla çiftliğin yarısını alan bir adam. Amaç cehaletin ve yobazlığın boyutlarını anlatmak ise ne âlâ. Ama bana öyle geliyor ki, Hollywood-Pentagon ortak yapımı filmlerde adı Ali ya da Muhammed olan Ortadoğu kökenli eli kanlı teröristlerin gösterilip durması gibi, bu türden tiplemelerin yanlış çağrışımlar yapması mümkün. Bilmem siz ne düşünürsünüz. Gerçek Müslümanlık ve yozlaşmış bir din anlayışını bir birinden ayrı tutmamak sosyal sorunlarımızın yanlış teşhisine zemin hazırlayabilir. Dikkatli olmak gerek.

Çözüm mü ne? Çoğu kez teşhis kolay bile olsa tedavi zordur. Teşhis yanlış ise tedavi iyice zor olur. Elbet bir filmi çözüm önerisi sunmadığı için eleştirmek haksızlık olur. Çözüm belki de benim bu yorumla bir nebze olsun yapmaya çalıştığım gibi, eğitimden geçiyor. Sonuçta çarpık toplumun ürettiği kadın ve erkeklerin ilk öğretmenleri anne babaları; filmin en başında çarpıcı bir şekilde gösterildiği gibi yarının kabadayıları ya da yosmaları da bir anne babayı model alıyorlar. Kısır döngünün neresinden çıkılsa kârdır. Benden bu kadar. İyi seyirler.

Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy