Karşı cinsle arası ne kadar iyi olursa olsun ya da ne kadar iyi bir evlilik yapmış olursa olsun hemcinsler arasındaki arkadaşlığın özel bir önemi olduğunu vurgulayan bir film.
Orijinal adı: I Love You, Man
2009 ABD - Tür: Komedi, Romantik
IMDB Puanı: 7.1/10
Yönetmen: John Hamburg
Senaryo: John Hamburg, Larry Levin
Oyuncular: Jason Segel, Jaime Pressly, Paul Rudd, J.K. Simmons, Thomas Lennon
Konusu ve yorum: Emlakçı olan Peter’in (Paul Rudd), kadınlarla arası her zaman iyi olmuştur. Nihayet hayatının aşkını bulduğunu düşünerek Zooey’le (Rashida Jones) evlilik kararını verir. Bir arkadaşının “Arkadaşı olmayan bir adam çok yapışkan olabilir” şeklindeki uyarısı nedeniyle, Peter’in hiçbir yakın erkek arkadaşının, dostunun olmaması Zooey’i biraz endişelendirir. Nişanlısının kız arkadaşlarıyla konuşmalarına kulak misafiri olan Peter, o zamana kadar yakın bir arkadaşı olmamasını pek dert etmemiştir ama durup düşününce sağdıcı olmasını teklif edebileceği tek bir arkadaşı bile olmadığını fark eder.
Peter, bir erkek arkadaş edinebilmek için çevresindeki fırsatları kollamaya başlar. Nişanlısının arkadaşlarının kocalarıyla takılır. İskambil oyunlarını bile bilmeyen, içip dağıtmayla arası olmayan, diğer erkek muhabbetlerini yapmayı beceremeyen Peter için erkekler dünyasının rajonuna ayak uydurmak hiç de kolay olmayacaktır. Değerli bir mülkün tanıtımı için verdiği davete gelen Sydney’le (Jason Segel) tanışır. Sydney aslında bu davete dul bir kadınla tanışmak için katılmıştır. Otuzlu yaşlarında evlenmeyi düşünmeyen, zaman zaman patavatsızlık düzeyinde açık sözlü, toplumsal kuralları zaman zaman ihlal etmekten çekinmeyen bu ilginç adam ve Peter arkadaş olurlar.
Bu iki erkek yalnızca iyi vakit geçirmekle kalmayıp, birbirlerini değiştirirler. Artık gençliğini geride bırakmış olan Sydney’in arkadaşları evlenmektedir ve eskisi gibi takılabileceği birilerini bulamayıp yalnız kaldığı gerçeğiyle yüzleşir. Peter de her zaman çok fazla temkinli davrandığını fark eder. Her ikisi bu arkadaşlıkla olumlu yönde değişirler.
Bu keyifli film evlilik ya da kadın erkek ilişkilerinin farklı bir yönüne parmak basıyor: karşı cinsle iyi bir ilişki ya da evlilik gerçekleştirirsek, hemcinslerimizle ilişkimizi nasıl sürdüreceğiz? Eşimizle konuştuklarımızı, yaşadıklarımızı arkadaşlarımızla paylaşmalı mıyız, ya da arkadaşlarımızla sohbetlerimizde konuştuğumuz her şeyi eşimizin bilmesi gerekiyor mu? Arkadaşlık ve evlilik birbirinden farklı dinamikleri olan ilişkilerdir. Bazen eşimizle yaşadığımız bir tartışmada emin olmadığımız ya da yanlış anlaşılacağından korktuğumuz için ona söyleyemediğimiz bazı şeyleri yakın bir arkadaşımızla dertleşirken konuşabiliriz. Ya da içimizden geçen her şeyi eşimize söylememiz mümkün olmazken, hemcinsimizin bizi daha objektif olarak anlaması ya da daha tarafsız olarak değerlendirmesi mümküm olabilir. Bazen eşlerin “ben seninle evliyim, nasıl olur da arkadaşınla konuştuğun bir şeyi benden gizleyebiliyorsun” dediği duyarsınız. Aslında bunda hiç de gariplik yoktur. Ne kadar açık fikirli olursanız olun, eşiniz bir başka kadın ya da erkekten etkilense bu meseleyi sizinle objektif olarak konuşması mümkün olabilir mi? Elbette olamaz. Zooey’in arkadaşının söylediği “Arkadaşı olmayan bir adam çok yapışkan olabilir” ifadesi bir gerçeği yansıtıyor bence de. Hiçbir yakın arkadaşı olmayan bir kadın ya da erkek arkadaşlarından elde edeceği sosyal doyumu da eşinin karşılamasını bekleyerek eşini bunaltabilir.
Yer yer müstehcenlik ve cinsel yönelim farklılıklarıyla ilgili sahneler sahneleri nedeniyle 18 yaşından küçükler ve cinsel tercihler konusunda katı tutumu olanlar için uygun bir film olmayabileceğini hatırlatayım. Filmlerde doğrudan çok az ele alınmış olan bir konuyu keyifli bir şekilde ele almış olması nedeniyle seyretmenizi tavsiye ederim.
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy
RSS Facebook Twitter ilicMedia