Evlilik ve iş hayatındaki kadın rolü üzerine fantastik bir senaryo ile çekilmiş düşündürücü keyifli bir film.
1986 Türkiye – Tür: Fantastik, Dram, Komedi
Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Barış Pirhasan
Oyuncular: Müjde Ar (Serap / Naciye); Yılmaz Zafer (Suat); Macit Koper (Hulusi); Mehmet Akan; Kezban Batıbeki; Füsun Demirel; Erol Durak; Güzin Özipek; Tarık Papuççuoğlu; Fatoş Sezer; Levent Yılmaz; Burçak Çerezcioğlu
Konusu ve yorum: Türk filmlerinde görmeye alışkın olmadığımız fantastik ve güzel bir senaryo. Müjde Ar’ın birçok filminde alışkın olduğumuz çıplak ve sevişme sahneleri diğer filmlerine kıyasla yok denilebilir. Filmin afişine bir sevişme sahnesinin konulması hiç de uygun olmamış. Serap (Müjde Ar) modern bir hayat yaşayan tiyatro oyuncusu bir kadındır. Para kazanmak için çok istemese de bir reklam filminde oynamayı kabul eder. Çekilecek olan reklam filmlerinde bir banka memuresi iki çocuklu bir kadını canlandıracaktır. Aslında reklam filminde canlandıracağı kadın tipinden nefret ettiğini, erkek arkadaşına rolünü anlatırken kullandığı ifadelerden anlıyoruz: “Ben gündüzleri bir bankada çalışıyorum. Akşamları ne oluyorum? ... Evimin kadını, ııığh (iğrenme ifadesi)”.
Reklam filmi çekiminde, banyo sahnesinde bir ara gözlerini kapatır. Gözünü açtığında kendisini oynadığı rolün içinde bulur. Kimseyi Naciye değil, Serap olduğuna ikna edemez. Bir psikiyatriste gider. Doğal olarak hastaneye yatırılır. Ancak hasta olduğunu kabullenip, ben Naciye’yim diyince taburcu ederler. Naciye olarak iki çocuk kendisinden annelik, kocası da karılık beklemektedir. Oynadığı tiyatroya gider. Orada da kimse kendisini tanımaz. Evinde ise bir başkası oturmaktadır. Serap diye bir kadına ait hiçbir iz kalmamıştır. Geleneksel kadın rolünden nefret eden Serap için olup bitenler tam bir kâbustur. Ne yapar eder, kocasından gizlice tiyatroda tekrar bir rol kapmayı başarır ama kocası durumu anlayıp tiyatroyu basar. Serap, biraz da çaresizlikle yeni kadın rolünü kabullendiği an, film setine yani “gerçeğe” tekrar döner. Gerçek kelimesini tırnak içinde kullandım çünkü film boyunca Serap mı gerçek, yoksa Naciye mi anlamak mümkün değil.
Filmde bir yandan kadının geleneksel rolü karikatürize bir şekilde kötülenirken, diğer yandan da “modern” ve “kapitalist” düzen eleştiriliyor. Film bize kesin bir yargı bildirmemekle birlikte, Naciye rolünü kabullendiği an tekrar gerçeğe, Serap’ın dünyasına dönmesi gizli bir mesaj niteliği taşıyor bence. O mesaj da şu: Günümüzde kadın, geleneksel rolün tam karşısında durup, bozuk düzene tepkisinde aşırıya kaçtığında, kendisini hiç de ummadığı bir şekilde daha da mutsuz bir yaşamın içinde bulabilir. Bu nedenle eğer bozuk bir evlilik yapısı düzeltilecekse ve çarpık kadın erkek rollerine biçim verilecekse bu geleneklerle karşı karşıya gelerek değil, onlarla barışık bir şekilde yapılmalıdır. Türk sinemasının mutlaka seyredilmesi gereken bu keyifli filmini hala seyretmediyseniz, mutlaka seyredin.
Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy
RSS Facebook Twitter ilicMedia